Afrika, yüzölçümü ve nüfus yoğunluğu açısından dünyanın en büyük ikinci kıtasıdır. Kendisine bitişik kabul edilen adalar ile birlikte 30,8 milyon km²’lik alanı ile dünya yüzölçümünün %6’sını ve dünya üzerindeki toprakların %24,4’ünü kapsar. Afrika’nın orta bölgeleri 1800’lerin sonuna kadar tam olarak keşfedilmemişti.
Kıt’a keşfedildikçe genişlemek ve gelir elde etmek isteyen Avrupa ülkelerince kolonileşmeye başladı. Sömürgeciler genellikle sömürdükleri bölgelerin kaynaklarına el, iş gücüne, pazarlarına el koyar ve aynı zamanda sömürgeleri altındaki halkın sosyo-kültürel, dini değerlerine baskı uygularlardı. Sömürgecilik ile emperyalizm kimi zaman birbirleri yerine kullanılan terimler olmakla birlikte emperyalizm, şekli olduğu kadar şekli olmayan alanlarda da kontrolün hakim gücün elinde bulunduğunu durumlarda kullanılmaktadır.
İngiliz, DanimarkalI, Fransız ve Portekizliler önce kıyıya yakın sonra iç kesimlerde koloniler kurdular. Esir ticareti, bir zamanlar güçlü olan Afrika milletlerini yıktı ve AvrupalIların modem silâhlanna karşı direniş gösteremediler. Almanya, Belçika ve İtalya bir araya gelerek Afrika’daki yeni adalara akın ettiler.
Avrupalılar söz konusu insanlara götürdükleri belli standartlarla medenice bir yaşamın yolunu açmaktaydı. Özetle medeniyet iddiasındaki Avrupalılar, Afrika’ya ya da sömürdükleri diğer bölgelere müdahale etmeselerdi, buraların kendi kendilerini mahvedeceği savını ortaya atmaktaydılar.