Yedi Yıl Savaşları, Kuzey Amerika’daki Fransız egemenliğini sona erdirdi. 1763 yılına gelindiğinde, burada iki milyondan fazla İngiliz sömürgeci yaşıyordu. Bu insanlar şimdi kendi kendilerini idare etmek istiyorlardı.
İngiltere’nin kolonileriyle ilgili fikirleri başkaydı, çünkü buralar ticaret için önemli pazarlardı. İngiltere’nin Kuzey Amerika’da hâlen büyük bir ordusu ve donanması bulunmaktaydı.
İngiliz hükümeti bu askerî güçlerin parasını kimin ödeyeceği konusunda endişeliydi. Cevap, sömürgecilerin, uygulamaya konulan yeni ve ağır vergilerle bunları ödeyeceğiydi.
1764 yılında çıkarılan şeker yasası ile melas yasasının uygulanma alanı genişletildi. Yeni yasaya göre herhangi bir yerde melas yasasına karşı bir hareket olursa gemilere el konulacaktı. İngiltere’den kolonilere gönderilen bütün malların vergileri arttırılmıştı. Vergi artışlarından bunalan ve kendi kendine yetemez hale gelen yerli halkın bu karara tepkisi çok büyük oldu. Kolonilerin rahatsız olduğu bir diğer konu ise kiliselerdi. Lutherciler, Baptistler, Presbiteryenler, Quakerlar ve daha birçok inanca mensup kişiler Anglikan kilisesine vergi ödüyordu. Bu duruma fazlasıyla tepki gösteren koloniler rahiplerin ayrıcalıklı olmalarını istemiyorlardı.