Arkeoloji, arkeolojik yöntemlerle ortaya çıkarılmış kültürleri, sosyoloji, coğrafya, tarih, etnoloji gibi birçok bilim dalından yararlanarak araştıran ve inceleyen bilim dalıdır. Ayrıca Arkeolog; geçmişi, hayatta kalmayı başarmış yapı ve cisimleri inceleyerek canlandırır. Arkeologlar çalışmalarını çoğunlukla eskiden insanların yaşadığı varsayılan yerleşimleri gün yüzüne çıkararak yürütürler.
Bazen tarihî kalıntılar şaşılacak derecede iyi korunmuş olur. Örneğin; Vezüv Dağı’nın patlamasıyla lavlar altında kalan Pompei ve Herculaneum’deki Roma şehirleri gibi. Roma şehir hayatının duvar yazıları gibi çok küçük ayrıntıları korunmuştur. Bu kadar mükemmel bir korunma çok nadiren görülür. Eski dönemlere ilişkin günümüze ulaşmış pek çok yazılı belge vardır. Toprağın üzerinde yükselen eski yapıları incelemek kolaydır. Ama toprağın derinliklerinde saklı yerleşmeleri incelemek o kadar kolay değildir. Önce bu yerleşmelerin yerlerini saptamakla işe başlamak gerekir.
Arkeologlar çok eski yapılar üzerinde kazı çalışmaları yaparken çoğunlukla çok özen isteyen canlandırmalara ihtiyaç duyarlar. Bazen ağaçtan yapılmış bir binanın sadece posta delikleri kalmış olabilir ama o bile binanın kendisi hakkında çok önemli bilgiler verebilir.
En eski arkeolojik kalıntılar Taş Devrinden gelir. Taş aletler ve silâhların yanında ne tür hayvanların avlanıp yendiğini gösteren kemik parçaları da bulunmuştur.
Bazen bir tarlada bulunan kırık çömlek parçaları arkeologlar için araştırmanın ilk adımı olabilir. Günümüzde arkeologlar uçaktan çekilen fotoğraflardan yararlanmaktadırlar. Tarlalardaki ürünlerin büyüme biçimi de toprağın altında eski duvarların ya da hendeklerin varlığını gösterebilir.