Cennetle Müjdelenen yani Aşere i Mübeşşere olan sahabeler kimlerdir?
Evet bir insan düşünün daha dünyadayken Yüce Allah’ın onu cennetle müjdelemiş ve cennete gireceğini haber vermiş. Bu nedenle bütün müslümanlar Cennetle müjdelenen 10 büyük sahabe isimlerini nelerdir diye merak ediyolar. Aşere-i mübeşşerenin İslâmiyet’teki seçkin yerini dikkate alan İslâm bilginleri, ilmî tasnif ve değerlendirmelerde ilk sırayı hemen daima bunlara ayırmışlardır. Bu kutlu sahabelerin cennetle müjdelenmesini onların hayatlarını anlatan eserleri okuyunca daha iyi anlamış olacağız.
Öncelikle Cennetle müjdelenen sahabeler’e Aşere-i Mübeşşere tabiri’nin yanı sıra; El-Mübeşşirûn bi’l-Cenneh tabiri de kullanılmıştır. Resulullah’ın sahîh hadisleriyle sabit olan ashabın cennetlik oluşları, İslâm’ın genel prensipleri dahilinde gayet tabi bir olaydır. Yani Hz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz hayatta iken kendisi tarafından cennetle müjdelenen 10 sahabeye haber vermiştir. Asr-ı Saadet’te Peygamberimiz’in (s.a.v.) en yakın dostları olan ve hayattayken cennetle müjdelendiği rivayet edilen on mübarek insana İslam’ı literatürde “Aşere-i Mübeşşere” denilmektedir.
Sahabeler içerisinde, sağlığında cennetle müjdelenen birçok bahtiyar insan vardır. Bunlar arasında bulunan on kişiye “Aşere-i Mübeşşere” denir.
Aşere-i Mübeşşere şunlardır:
1. Hazret-i Ebû Bekir,
2. Hazret-i Ömer,
3. Hazret-i Osman,
4. Hazret-i Ali,
5. Hazret-i Abdurrahman bin Avf,
6. Hazret-i Ubeyde bin Cerrah,
7. Hazret-i Said bin Zeyd,
8. Hazret-i Sa’d bin Ebî Vakkas,
10. Hazret-i Zübeyir bin Awâm’dır. (Radiyallahü anhüm ve ecmain)
Said İbnu Zeyd (r.a) rivayet etmiştir. Şöyle ki; Rasulullah (sav)’ın şöyle söylediğini işittim:
“Ebu Bekr cennetliktir, Ömer cennetliktir, Osman cennetliktir, Ali cennetliktir, Talha cennetliktir, Zübeyr cennetliktir, Sa’d İbnu Malik cennetliktir, Abdurrahman İbnu Avf cennetliktir, Ebu Ubeyde İbnu’l-Cerrah cennetliktir.”
(Ravi der ki: Zeyd)onuncu da sükut etti. Dinleyenler:”Onuncu kim?”diye sordular. (Bu taleb üzerine):”Said İbnu Zeyd!”dedi. Yani bu, kendisi idi. Zeyd sonra ilave etti:
“Allah’a yemin ederim. Onlardan birinin Resulullah (sav) ile birlikte yüzü tozlanacak kadar bulunuvermesi, sizden birinin ömür boyu çalışmasından daha hayırlıdır, hatta ömrü, Hz. Nuh aleyhisselam’ın ömrü kadar uzun olsa bile.”(Ebu Davud, Sünnet 9)
Bu kutlu sahabelerin cennetle müjdelenmesini onların hayatlarını anlatan eserleri okuyunca daha iyi anlamış olacağız
Aşere-i Mübeşşere hakkında bize kadar ulaşan birçok rivayet vardır. Bilindiği üzere Peygamberlerden sonra insanoğlunun en faziletlileri Pemgamberimizin (s.a.v.) dostları olan sahabelerdir. Dünyadayken cennetle müjdelenmiş olsa da olmasa da sahabelerin mertebesine hiçbir şekilde yetişilmez. Çünkü onlar, Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm’ı dünya gözüyle “Peygamber” olarak görmüş, iman etmiş ve “sohbeti” ile müşerref olmuşlardır. Peygamber sohbeti onlara, diğer evliyanın senelerle seyr-ü sülûkla elde ettikleri feyze ve nûra, “bir dakikada” ulaştıran bir mertebe ve yükseliş vermiştir.
Aşere-i mübeşşerenin bazı ortak vasıfları şunlardır:
1 – Tamamı ilk müslümanlardan olan bu on sahâbî Hz. Peygamber’e ve İslâm’a büyük yardımlarda bulunmuşlardır.
2 – Kureyş kabilesine mensup olup nesepleri Hz. Peygamber’in nesebiyle birleşmektedir. Bu sebeple, “aşere-i mübeşşere” ifadesini “Kureyş’ten cennetle müjdelenmiş on kişi” olarak anlamak daha doğru olacaktır. Nitekim konuya ait
rivayetlerde de “aşeretün min Kureyşin fi’l-cenne” kayıtlarına rastlanmaktadır.
3 – Bedir Savaşı’na ve Bey‘atürrıdvân’a katılmışlardır. Bey‘atürrıdvân’da bulunamayan Hz. Osman adına bizzat Hz. Peygamber iki elini birbirine kavuşturarak biat etmiş, onu da biata katılanlardan saymıştır.
4 – Allah’ı ve Resulü’nü sevdikleri bizzat Hz. Peygamber tarafından açıklanmıştır.
5 – Allah yolunda yakınlarına karşı savaşmaktan çekinmemişlerdir. Nitekim Mücâdile sûresinin, “Allah’a ve âhiret gününe inanan bir toplumun babaları, oğulları, kardeşleri, akrabaları bile olsa, Allah’a ve Peygamber’e karşı gelenlere sevgi beslediklerini göremezsin”meâlindeki 22. âyetinin aşere-i mübeşşereye dahil ashap hakkında nâzil olduğuna dair bazı rivayet ve yorumlar bulunmaktadır.