İsim | Anlamı | Cinsiyet |
ÖZALTAN | Sabah seher vöaktinde göğün kızıllaşarak aydınlanması. | KIZ/ERKEK |
ÖZALTAY | Altaylara mensup. Öztürk. | ERKEK |
ÖZALTIN | Özü altın gibi değerli olan kimse. | KIZ/ERKEK |
ÖZALTUĞ | Kırmızı tuğ. | ERKEK |
ÖZAN | Öz an. | KIZ |
ÖZANT | Içten ant, samimi yemin | KIZ |
ÖZARI | Arı gibi çalışkan kimse. | KIZ/ERKEK |
ÖZARKIN | Öz arkın. | ERKEK |
ÖZASLAN | Aslan gibi güçlü, soylu kimse. | ERKEK |
ÖZATA | Ata ve Öz kelimelerinden birleşik isim. | ERKEK |
ÖZATAY | Özü herkesçe tanınan kimse. | ERKEK |
ÖZAY | Özü ay gibi temiz, parlak, aydınlık kimse. | KIZ/ERKEK |
ÖZAYDIN | Özü temiz, aydınlık kimse. | KIZ/ERKEK |
ÖZAYTAN | özden Ay gibi doğan tan | KIZ |
ÖZBAL | Balın özü. | ERKEK |
ÖZBALA | Öz çocuk. | ERKEK |
ÖZBAŞ | Öz baş. | ERKEK |
ÖZBAŞAK | Öz başak. | KIZ |
ÖZBATU | Öz batu. | ERKEK |
ÖZBAY | Yiğit, Türk Alpi. | ERKEK |
ÖZBEK | 1. Yiğit, cesur, özü güçlü. 2. Orta Asya’da yaşayan bir Türk boyu ve bu boydan olan kimse. 3. Dere, çay. | KIZ/ERKEK |
ÖZBEKKAN | Özbek soyundan gelen. | ERKEK |
ÖZBEN | Soyluluk ve asalette öz, temel. | KIZ/ERKEK |
ÖZBERK | Özü güçlü kimse. | ERKEK |
ÖZBEY | Yiğit, Türk Alpi. | ERKEK |
ÖZBİL | özünü bil; ayrıntıyı değil “öz” olanı bil, özü bil | KIZ |
ÖZBİLEK | Güçlü bilek | KIZ/ERKEK |
ÖZBİLEN | Kendisi bilen, kendiliğinden bilen. | KIZ/ERKEK |
ÖZBİLGE | Bilgelik taşıyan. Doğasında bilgelik bulunan. | KIZ/ERKEK |
ÖZBİLGİN | Öz bilgin. | KIZ/ERKEK |
ÖZBİLİR | Asıl bilgiye ulaşan, temel bilgi sahibi. | KIZ/ERKEK |
ÖZBİR | Soy, temel, asıl birliği. | ERKEK |
ÖZBOĞA | Öz boğa. | ERKEK |
ÖZCAN | Candan, samimi, içten. | KIZ/ERKEK |
ÖZCANAN | Kişiye en yakın, sevgili. | KIZ |
ÖZCEBE | Zırh, cevşen, silah, mühimmat işleriyle uğraşan. | ERKEK |
ÖZÇAM | Öz çam. | ERKEK |
ÖZÇELİK | Özü çelik gibi sert ve güçlü. | ERKEK |
ÖZÇEVİK | Canlı, çevik, hareketli kimse. | ERKEK |
ÖZÇIN | Özü doğru, saf, temiz kimse. | ERKEK |
ÖZÇINAR | Öz çınar. | ERKEK |
ÖZDAĞ | Öz dağ. | ERKEK |
ÖZDAL | Öz dal. | KIZ/ERKEK |
ÖZDAMAR | Öz damar. | ERKEK |
ÖZDE | Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan | KIZ |
ÖZDEĞER | Bir şeyin gerçek değeri. | ERKEK |
ÖZDEK | 1. Temel, esas, kök. 2. İç, öz, çekirdek. 3. Madde. | ERKEK |
ÖZDEL | Hediye. | KIZ/ERKEK |
ÖZDEMİR | Özü demir gibi güçlü. | ERKEK |
ÖZDEN | 1. Soyca temiz, köleliği olmayan, özgür. 2. Özle, özvar-lıkla, gerçekle ilgili. 3. Suların geçtiği yer, su geçidi. 4. Özsu. | KIZ/ERKEK |
ÖZDENER | Özden er. | ERKEK |
ÖZDEREN | Öz deren. | KIZ |
ÖZDEŞ | Her türlü nitelik bakımından eşit olan, benzer olan. | KIZ/ERKEK |
ÖZDİL | Gönülden, içten. | ERKEK |
ÖZDİLEK | Candan dilenen dilek. | KIZ/ERKEK |
ÖZDİLMAÇ | Tercüman, çevirmen. | ERKEK |
ÖZDİNÇ | Özlü, canlı, dinç olan kimse. | ERKEK |
ÖZDİNÇER | Özü canlı, dinç olan kimse. | ERKEK |
ÖZDOĞA | Gerçek, bozulmamış tabiat. | ERKEK |
ÖZDOĞAL | Öz doğal. | ERKEK |
ÖZDOĞAN | Öz doğan. | ERKEK |
ÖZDOĞRU | Özünden temiz, dürüst kimse. | ERKEK |
ÖZDORU | Öz doru. | ERKEK |
ÖZDORUK | Zirve. Yüksek şahsiyet. | ERKEK |
ÖZDURAN | Öz duran. | ERKEK |
ÖZDURDU | Öz durdu. | ERKEK |
ÖZDURU | Özü duru, katıksız olan. | ERKEK |
ÖZDÜRAN | Öz duran. | ERKEK |
ÖZEK | 1. Güç. 2. Çalışkan. 3. Küçük dere. 4. Ağacın, bitkinin özü, içi. Bitki filizi. 5. Bir şeyin ortası. 6. Sel yarıntısı. | KIZ/ERKEK |
ÖZEKAN | Öze kan. | ERKEK |
ÖZEL | Öz el. l. Yalnız bir kişiye, bir şeye ait ya da ilişkin olan. Devlete değil, kişiye ait olan. 2. Her zaman görülenden, olağandan farklı, dikkate değ | KIZ/ERKEK |
ÖZEN | 1. Bir işin elden geldiğince iyi olması için gösterilen çaba. 2. İçerlek, tam orta, en içeride olan. 3. İlk söz. 4. Bir birine yakın iki dağın arasındaki uzaklık, ara. Dere, ırmak | KIZ/ERKEK |
ÖZENAY | Özen ay. | KIZ |
ÖZENÇ | Bir şeyi elden geldiğince iyi yapmaya çalışma işi, özenme işi, özen | KIZ/ERKEK |
ÖZENDER | Ender bulunan yaratılışta olan, değerli. | ERKEK |
ÖZENGİN | Özü engin, geniş ve derin. | ERKEK |
ÖZENGÜL | Özen gül. | KIZ |
ÖZENİR | Çaba gösteren, en iyisini yapmaya çalışan. | KIZ |
ÖZENLİ | Özenle çalışan kimse. | ERKEK |
ÖZER | Yiğit, doğru kimse | KIZ/ERKEK |
ÖZERCAN | Özer can. | ERKEK |
ÖZERDAL | Öz er dal. | ERKEK |
ÖZERDEM | Bütün erdemleri özünde toplayan. | ERKEK |
ÖZERDİM | Özüne erdim, ulaştım. | ERKEK |
ÖZERDİNÇ | Özünde canlı, dinç olan erkek. | ERKEK |
ÖZEREK | Asıl amaç, ulaşılmak istenen şey. | ERKEK |
ÖZERHAN | Yiğit, cesur han. | ERKEK |
ÖZERK | Kendi kendini yönetme yetkisi olan. | ERKEK |
ÖZERKİN | Özgür, güçlü kimse. | ERKEK |
ÖZERKMEN | Özünde güçlü olan. | ERKEK |
ÖZERMAN | 1. Bir şeyi çok isteyen. 2. Pişmanlık duyan. | ERKEK |
ÖZEROL | Gerçek yiğit ol. | ERKEK |
ÖZERTAN | Öz ertan. | ERKEK |
ÖZERTEM | Özünde erdemli olan. | ERKEK |
ÖZGE | 1. Başka, gayrı, diğYabancı, ağyar. 2. İyi, güzel. 3. İki dağ arasındaki dereciklerin birleştiği yer, derenin başlangıcı. 4. Şakacı. 5. Cana yakın, sıcakkanlı. 6. Yürekli, gözü pek. | KIZ |
ÖZGEBAY | İyi, güzel, yürekli erkek. | ERKEK |
ÖZGEER | İyi güzel erkek. | ERKEK |
ÖZGEHAN | Cana yakın, sıcak kanlı han, yürekli han, cesur han | ERKEK |
ÖZGEN | Özü geniş, rahat, sakin kimse. | KIZ/ERKEK |
ÖZGENALP | Sakin, ağırbaşlı yiğit. | ERKEK |
BİR SONRA Kİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ NUMARALARI TAKİP EDİNİZ