İletişim yalnızca sözel ifadelerin iletimi ve iletilen mesajların anlamlandırılması boyutuyla sınırlı değil. Beden dili profesyonel hayatta dünyanın her yerinde aynıdır. Vücut dili, yüzümüz, kafamız, kollarımız ve tüm vücudumuzla, duygu ve düşüncelerimizi göstermek için yaptığımız bir dizi hareket ve jesttir. Günlük iletişimin önemli bir kısmı sözsüz iletişime dayanır. Sözsüz iletişimde bilginin iletimi kültüre bağlı değişiklikler gösterdiği gibi, cinsiyete bağlı olarak da değişebilir. Kafa ve yüz jestleri, hissettiklerimiz hakkında çok şey söyleyebilir. Örneğin; şaşırdığımızda kaşlarımızı kaldırır veya “evet” derken kafamızı sallarız.
Gözler her şeyi anlatır; dolayısıyla beden dili için gözler ilk sırada gelir. Konuşurken karşımızdaki kişinin yüzüne bakmak, o kişiye verdiğimiz değerin, duyduğumuz saygının ifadesidir.Vücut dilimiz nasıl hissettiğimizi anlatır. Yorgun insanlar kamburlaşır ve küçülürler. Mutlu ve heyecanlı insanlar büyük ve kendinden emin jestler yaparlar. Nasıl oturup kalktığımız da çok şey anlatabilir. Kendinden emin insanlar, ayaktayken dik dururlar.
Çünkü bir tek kelime kullanmadan, birbirimizin gözlerine bakarak ya da bakmayarak, kıyafetlerimizle, duruşumuzla, oturuş ya da yürüyüş tarzımızla, diğer insanlarla aramıza koyduğumuz fiziksel uzaklık gibi görsel simgelerle, birbirimiz hakkında çok fazla bilgi edinebiliriz.
Vücut dilinin güzel bir örneği, iki köpeğin buluşmasında görülebilir. Çeşitli zamanlarda, birçok poz bir arada görülebilir: Kulaklar ve burun aşağı düşer, kuyruk bacakların arasına kıstırılır, kulaklar dikilir, dişler gösterilir veya kuyruk yukarıda sallanır.
Bu gibi hareketler köpeklerin birbirleriyle kavga etmek istediklerini, kaçmak istediklerini veya arkadaş olmak istediklerini yani ne hissettiklerini anlatır.