Vücut ısısı, insan sağlığı açısından kritik bir öneme sahip bir biyolojik gösterge olarak kabul edilir. Genellikle sağlıklı bir yetişkinin vücut ısısı 35 ila 37 derece Celsius arasında değişir. Bu sıcaklık aralığı, bir dizi biyokimyasal ve fizyolojik süreç için ideal bir ortam sağlar. Örneğin, enzim aktivitesi bu sıcaklık aralığında optimize edilir ve bu, metabolizmanın düzgün çalışmasını destekler. Aynı zamanda bağışıklık sistemi, vücut sıcaklığını bu aralıkta tutarak etkin bir şekilde çalışır.
Ancak, vücut ısısı bu normal aralığın dışına çıktığında ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabilir. Örneğin, vücut ısısının aşırı derecede yükselmesi (örneğin 46,5 derece veya daha fazla), aşırı ısınma, enfeksiyonlar, sıcak çarpması veya diğer ciddi tıbbi durumlar gibi nedenlerle meydana gelebilir. Bu yüksek vücut ısısı düzeyleri, hücresel hasara yol açabilir ve beyin, kalp, böbrekler gibi vital organlarda kalıcı zararlara neden olabilir.
Vücut ısısının düzenlenmesi, termoregülasyon adı verilen karmaşık bir süreç tarafından gerçekleştirilir. Beyin, özellikle hipotalamus bölgesi, vücut sıcaklığını kontrol eder. Bu bölge, iç ve dış sıcaklık değişikliklerine yanıt olarak otomatik tepkileri başlatır. Örneğin, sıcak hava koşullarında terleme yoluyla vücut ısısını düşürmek için çaba gösterir. Ayrıca, vücut ısısı düşerse titreme gibi mekanizmalarla ısınmayı sağlamak için çalışır. Bu termoregülasyon mekanizmaları, vücut sıcaklığını genellikle sağlıklı bir aralıkta tutar ve çevresel değişikliklere uyum sağlar.