Bazı böcekler, örneğin sivrisinekler, hatta çok daha büyük olan yusufçuklar bile su yüzeyinde hiç batmadan durabilirler. Suyun yapısı, bir yüzey gerilimi oluşturur. Masanıza bir damla su damlatın. Suyun yayılmadığım ve bombeli, tombul bir damla halinde kaldığını göreceksiniz. İşte buna sebep olan şey yüzey gerilimidir, yani su yüzeyinin gergin bir zar gibi davranmasıdır. Bu durum herhangi bir gölde ya da havuzda da aynıdır. Diğer canlılardan farklı olarak su üzerinde batmadan yürüyebilen böceklerin bu durumu yüzey geriliminden kaynaklanmaktadır. Örneğin bir milyondan fazla böcek türünün yaklaşık 1200’ü suyun üzerinde yürüyebiliyor.
Böcekler yüzey gerilimini iyi kullanabilirlerse batmazlar. Böceklerin ayaklarında binlerce tüycük vardır. Bu tüycüklerin arasında hapsolmuş bir miktar hava bulunur. Böcek su yüzeyine yavaşça konduğunda, tüycüklerin arasındaki hava, böceğin bacaklarını ıslanmaktan korur. Böcek, vücut ağırlığını taşıyabilecek şekilde bacaklarının büyük bir kısmını, hatta bazen gövdesini suyun üzerine yerleştirir. Aradaki hava yastığı üzerinde de rahatlıkla suda batmadan durabilir.
İnsan vücudu sudan hafiftir, daha doğrusu yoğunluğu sudan daha azdır. İnsan vücudunun yoğunluğu ile suyun yoğunluğu arasındaki orana göre, insan vücudu ne tam suya batar ne de tam suyun üstünde kalabilir. Suyun dibinde yürümeye kalktığında su onu yüzeye fırlatır, suyun üzerinde yürümeye kalksa ağırlığı onu dibe iter. Bu durum hemen hemen diğer memelilerde de aynıdır. Bunun yanında başta örümcekler olmak üzere birçok canlı türü suyun üzerinde rahatlıkla yürüyebilir.