Canı acıyan bir insan çeşitli sesler çıkarır. Bazen inilder, bazen bağırır, bazense sadece “Çok canım acıyooor!” diye konuşur! Canının acıdığı kişi de normal olarak bağırmaya veya o acınıyı telafuz edecek ses çıkarır.
Acı ve ağrı hisseden insanın bu tip sesler çıkarmasındaki en önemli temel sebep, bebeklikten gelmektedir. Bebekler konuşmayı bilmediği için, her türlü sıkıntılarını bağırıp ağlayarak haber verirler.
Anne ve babaları da görünürde bir sebep bulamazsa “Canı acıyor olabilir” diye düşünerek bebeklerini doktora götürür. Bebeklik çağında, beynimizde acı hissi ile konuşma merkezi arasında oluşan bu sıkı bağ, büyüdüğümüzde de devam eder.
Acının neden evrimleştiğini anlamak son derece kolaydır: canlıların yaşamını tehlikeye atacak unsurlara karşı bireylerin, o tehlikeler ölümcül boyuta varmadan önce uyarılabilmesini sağladığı için doğal seçilim tarafından korunmuş ve desteklenmiştir.
Bir başka sebep de örneğin karnı ağrıyan birinin kendini ikiye büküp sıkma ihtiyacıdır. Bu esnada nefes alıp verme işlemi zor olduğu için, çıkan hava ses tellerimize çarparak iniltiler oluşturur. Bağırma ve inlemenin acı hissini azalttığı da bilim insanları tarafından ispatlanmıştır.
Vücudumuzdaki sinirlerin ciddi bir miktarını bünyesinde barındıran ve vücuttaki bütün işlemleri kontrol eden algı, düşünce, duygu, zeka, vb. olguların merkezi olan beynimizin kendisi, acıyı hissedemez. Çünkü beynimizde acı reseptörleri bulunmamaktadır. Yalnız burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var: beyinden kasıt, organ olan beynin kendisidir. Yoksa kafanızın, daha doğrusu kafa derinizin altında yatan sinirler ve reseptörler, acıyı beyne iletirler.