Birçok astronom bizim gördüğümüz uzayın, tüm uzayın çok küçük bir kısmı okluğuna inanır. Bilim insanlarının büyük bir çoğunluğu, dış uzayın sınırını atmosferin bittiği yer olarak tanımlıyor. Aslında Dünya da uzayın bir parçası. Ancak “uzay” ifadesi ile çoğunlukla uzayın Dünya ve onun atmosferinin dışındaki kısmı kastedilir. Tüm uzayın evrende çok daha büyük bir alana yayıldığını varsayarlar. Ama gerçekten uzay ne kadar bir alana yayılmıştır ya da sonsuz mudur? Elbette uzay bir sona sahiptir ve bir son var ise o sondan sonra ne vardır?
Cevap, uzayın kendi doğasında saklıdır ve gerçekte uzay kendi etrafında kırılır. Bunun anlamı uzayın asla dışına çıkamayacağımızdır çünkü yolunuz her zaman kıvrılarak sizi geri getirecektir. Yani tıpkı dünyanın çevresinde tam anlamıyla dışarı çıkarak uçamayacağınız gibi uzayın içinde de istediğiniz kadar yol alabilirsiniz ama asla dışına çıkamazsınız.
Dış uzayın sınırı için kabul görmüş en yaygın tanım deniz seviyesinden 100 kilometre yukarısı. Kármán hattı adı verilen bu sınır, adını aerodinamiğin bu yükseklikten itibaren işlemeyeceğini tespit eden Macar fizikçi ve mühendis Theodore von Kármán’dan alıyor.
Dış uzayın sınırını nasıl tanımladığınız, atmosferde gerçekleşen hangi süreçleri göz önünde bulundurduğunuzla alakalı, diyor Oswalt. Örneğin, sizin için önemli olan bir uçağın artık uçamadığı noktaysa o zaman dış uzayın sınırı için bu tanımı kullanırsınız. Eğer güneş patlamaları ve kozmik ışınlardan kaynaklanan radyasyonu dikkate alıyorsanız o zaman sınırı çizerken bunu göz önünde bulundurursunuz. Fakat önemli olan yörüngeye ulaşmaksa o halde tanımınız sürtünmenin alçak Dünya yörüngesinde kalmanızı sağlayacak kadar düşük olduğu 160 kilometre olmalıdır.