Gelenek göreneklerimiz örf ve adetlerimizin olduğu gibi her ırkın kendine has, öz gelenekleri vardır. Büyüklerimizden, geleneklerimize sahip çıkmamız gerektiğini hep duyarız. Geleneklerimiz, kültürümüzü oluşturan en önemli unsurlardandır. Bunlara âdet de denilir. Örf ise, biraz daha kuvvetli hâle gelmiş âdet ve geleneklerdir. Örfler, hukuk açısından önemli bir hüküm kaynağı olarak kabul edilmişlerdir.
Kültür, bir milletin toplum olarak ı yaşadığı süre boyunca ortaya koyduğu her türlü bilimsel, sanatsal, dinî ve yaşamsal varlığın nesilden nesle aktarılması ile ortaya çıkar. Burada geleneklerin rolü büyüktür. Gelenek veya âdetler, eskiden devralınan ve toplum hayatının çeşitli yönlerinde yerleşen iş ve davranış tarzlarıdır. Gelenek, insanların yaşam tarzı ve birbirleriyle olan ilişkilerini ortaya koyan bir kavramdır ve bu topraklarda yaşamış tüm toplumların alışkanlıklarından beslenerek günümüze ulaşır. Ayrıca Bazı âdet ve gelenekler toplumları yozlaşmaya ve atalete sevk ederken; bir başka tür gelenekler, sosyal hayatın sürekliliği ve ahengi için önemli faydalar sağlar.
Gelenekler, son yılların hızlı ve yüksek teknolojiyle desteklenen hayat şartlarında ne yazık ki kaybolmaya başlamıştır. Nasıl ki tarihî binalar koruma altına alınıyorsa, genç insanlar geleneklerimizi de korumalıdırlar. Gelenekler bir milletin kimliği gibidir. Bu alışkanlıkları kaybeden ve tarihini unutan bir millet, kimliksiz kalmış demektir.
Örf ve âdet, temel ve önemli bir şey ile ortaya çıkar. Yani toplumun arzusu, bünyesi ve değerlerine uygun olarak ortaya çıkar; toplumun bünyesinin değişmesiyle değişir. Ayrıca örf ve âdet, bazı meselelerde kanunun unutarak yaptığı hatayı telâfi eder. Bu durumda, kanunun temas etmediği bütün meselelerde bir hukuk kaynağı olarak örf ve âdete başvurulur.