Beyaz gelinlik âdetinin yaygınlaşması 16. yüzyılda olmuştur. Bu yıllarda kraliyet ailesi gelinlerinin gümüşi renkte gelinlik giymeleri gelenekti. Kraliçe Viktorya bunu reddetti ve beyaz gelinlik giymekte ısrar etti.
Bundan sonra İngiliz ve Fransız yazarlar, beyaz rengin masumiyetin simgesi olduğu konusunu elemeye başladılar. O dönem ahlakına göre bekâret evliliğin vazgeçilmez koşulu olduğu için beyaz gelinlik âdeti tuttu. Evlenirken beyaz giysi giymek genç kızların bekâretlerini topluma ilan etmelerinin vasıtası oldu.
Gelinlikle ilgili bazı batıl inançlar da var. Bunlara göre gelinin gelinliğini bizzat kendisi dikmesi, damadın düğünden önce gelini gelinlikle görmesi, gelinin gelinliği düğünden önce giymesi uğursuzluk getiriyor.
GELİNLİĞİN TARİHİ
Hayattaki en özel günlerden biri olan düğün gününde giyilen gelinliğin önemi tartışılmaz. Gelinliğe verilen bu önem sadece günümüz için geçerli değil tabi ki. Geçmişte de aynı şekilde değerliydi.
Gelinlikler evlilik törenleri kadar eski bir geçmişe sahip diyebiliriz. Tarihte bilinen ilk gelinlik karşımıza MÖ 4000 yılında Eski Mısır’da çıkıyor. Bu dönemde gelinlik olarak beyaz keten giyilirdi, aksesuar olarak da gösterişli taçlar kullanılırdı. Eski Roma’da ise gelinlik rengi sarıydı. Ortaçağa gelindiğinde ise insanlar renge çok fazla önem vermediler. Kumaşın kalitesi ve gösterişli olması en çok aranan özellikti. Gelinliğin dönüm noktası Kraliçe Victoria’nın beyaz gelinlik tercih etmesidir demek yanlış olmaz. Kraliyet ailesi gümüş rengi gelinlik giymesine rağmen Kraliçe Victoria beyaz giymekte ısrar etmiştir.
Osmanlı’ya baktığımızda hanedan gelinlerinin kırmızı renkte ve pahalı kumaşlardan yapılan gösterişli gelinlikleri tercih ettiğini görüyoruz. Halk ise sadece kırmızıya bağlı kalmayıp mavi, pembe gibi canlı renkleri de kullanmıştır. 1870’lerden sonra batılılaşmanın etkisiyle açık renk gelinlikler kendini göstermiştir. İlk beyaz gelinliği ise 1898’de II. Abdülhamit’in kızı Naime Sultan giymiştir. Sarayda başlayan beyaz gelinlik zamanla halk tarafından benimsenmiştir ve Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde de gelenekselleşmiştir.