Retina, rod ve koni adı verilen küçük bir hücre tabakasıyla doludur. Gözlerimiz 200’den fazla renk tonunu algılar, en ayrıntılı nüanslar arasındaki farkları fark eder ve 20’yi aşkın doygunluk düzeyi ile 500’ü aşkın parlaklık seviyesini algılar. Bu hücreler, üzerlerine ışık geldiğinde tepki veren ve sinir dürtüsünü tetikleyen renkli maddeler içerir. Rod hücreleri ve koni hücreleri olmak üzere 2 tip retinal reseptör hücresi vardır. Rodlar, siyah görmemizi sağlayan ince uzun hücrelerdir.
Gözleriniz genellikle 380 ile 780 nanometre arasındaki bir ışık spektrumunu algılar. Işık zayıf olduğunda bile görevlerini, her şeyi grinin tonları hâlinde görerek yerine getirirler. Koniler renkli görmemizi sağlarlar. Kırmızıya, yeşil-sarıya veya mavi-eflatun ışığa tepki veren duyarlı maddeler içerirler.
Renk reseptör hücreleri hassasiyetlerine göre 3 renk konisine ayrılırlar.
Deuteros Renk Konisi veya M Koni (Yeşil Renge Duyarlı-Orta Dalga Boyu)
Tritos Renk Konisi veya S Koni (Mavi Renge Duyarlı-Kısa Dalga Boyu)
Protos Renk Konisi veya L Koni (Kırmızı Renge Duyarlı-Uzun Dalga Boyu)
Koniler, rodlar tarafından üretilen gri görüntülerle beraber, renkli görüntüyü görmemizi sağlar. Koniler sadece parlak ışıkta çalışır, bu yüzden de renkleri loş ışıkta görmek zordur. İnsan gözünde 125 milyon rod hücresi ve 7 milyon koni hücresi mevcuttur. Bir renk gördüğümüzde, her koninin kendi ayrık iletisini beyne gönderdiğini söyleyebiliriz. Ama sarı frekanslı ışık gözümüze geldiğinde sarıyı iletmek için özel bir konimiz yok. Sarı biraz yeşile biraz kırmızıya yakın, bu yüzden, yeşil ve kırmızı koni hücreleri beyne aynı zamanda sinyal yollarlar.
Görsel 2’deki gibi, kırmızı ile yeşil ışığın aynı anda var olması da, kırmızı ile yeşil konileri eş zamanlı titreştirmenin diğer bir yoludur. Burada önemli olan beynimizin aynı sinyali almasıdır.