İbibik kuşları 28 cm boyunda olan ve çavuş kuşu olarak da isimlendirilen kuş çeşitlerindendir. İslâmî literatürde hüdhüdün “ebü’l-ahbâr, ebü’r-rebî‘, ebû ibâd, ebû seccâd” gibi birçok künyesi vardır.
İbn Abbas’ın naklettiğine göre Resûlullah (asv) hüdhüd, göçeğen kuşu, karınca ve arının öldürülmesini yasaklamıştır. Hüdhüdle ilgili yasaklamanın sebebi olarak Hz. Süleyman (as)’a su bulması ve elçilik görevi yapması gösterilir. (Kurtubî, Neml, 27/16-35. ayetlerin tefsiri)
Hüdhüd: Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.
Kuşların ötüşleri, konuşmaları, yalnız bu sözlere ve manalara mahsus değildir. Neml suresinde, karınca ve hüdhüdün konuşmalarının bildirilmesinden, ihtiyaca göre öterek ses çıkardıkları, konuştukları anlaşılmaktadır.
Kuşların, diğer vahşi hayvanların sesleri ve kâinattaki hareketlerin hepsi, Allahü teâlânın, peygamberlerine ve evliyasına hitabıdır. Evliya, bu ses ve hareketleri makamları ve derecelerine göre anlar; çünkü peygamberler, kuşların ve diğer hayvanların dillerini aynen bilirler. Evliya-yı kiram ise, onların dillerini aynen bilemez. Sadece, onların seslerinden kendi hallerine ait olan hususları, Allahü teâlânın kalblerine ilham etmesiyle bilirler. (Ruh-ul-Beyan, Peyg. Tarihi Ans.)
Ne garip çelişki değil mi? Sanatı görüp sanatkârı görememek ya da görmek istememek! İnkâr edilemez, beş duyuyla algılanan bir güzelliği irade, kudret, hikmet gibi sıfatlardan bağımsız düşünerek tabiat bataklığına saplanmak! Esbaba sarılarak kurtulmaya çalışmak.
Bir tavus kuşunun resmini çizen ressamı inkâr edip rüzgâr esti bu tabloya boyalar öyle bir döküldüki tavus kuşunun resmi meydana geldi dersek akıllı olan hiç kimseyi inandıramayız. Hatta iddiamızda ısrar edersek bizim akıl sağlığımızdan şüphe edilmeye başlanır. Acaba tavus kuşunun canlı hali resminden daha basit midir ki tabiatperestler ve esbapperestlere bu gülünç iddiaya inanmakta ve inandırmaya çalışmaktadırlar?