İsim | Anlamı | Cinsiyet |
KARLUKHAN | Türk boylarından biri ve onun başı | ERKEK |
KARMEN | Parlak kırmızı. | KIZ |
KARNEYN | 1. İki boynuz. 2. Zülkameyn Kur’anı Kerim’de Kehf 83, 86, 94. ayetlerde adı geçen ve nebi mi, veli mi olduğunda tereddüt edilen zat. 3. Büyük İskender. | ERKEK |
KARTAL | 1. Kartalgillerden, beyazla karışık siyah tüylü, kıvrık ve kuvvetli gagalı, geniş kanatlı büyük yırtıcı kuş. 2. Yeniden diriliş ve güçlülük sembolü. | ERKEK |
KARTAY | Yaşlı, pir. | ERKEK |
KARTEKİN | Yaşlı, pir. | ERKEK |
Karya | Mitolojide bir prenses | KIZ |
KARYE | Köy küçük kasaba. Kabile reisi veya eşraftan birine oturduğu karyeyle aynı isim verilmektedir. | KIZ |
KASEM | 1. Yemin etmek. 2. Bölmek. | ERKEK |
KASIM | 1. Taksim eden, ayıran bölen. Kasım b. Muhammed(s.a.) Hz. Muhammed(s.a.s)’in oğlunun ismi. Küçük yaşta vefat etmiştir. 2. Kinci, ezici, ufaltıcı. 3. Yılın 11. ayı. 4. Yılın kış bölümü. | ERKEK |
KASİB | Kesbeden, kazanan, kazanç sahibi. | ERKEK |
KASİBE | Kesbeden, kazanan, kazanç sahibi. | KIZ |
KAŞİF | Keşfeden, bulan, meydana çıkaran. | ERKEK |
KAŞİFE | Keşfeden, bulan, meydana çıkaran. | KIZ |
KATADE | 13 yy.’dan itibaren Mekke’de hakim olan Şeriflerin atasına verilen ad. | ERKEK |
KATİBE | (bkz. Katib). | KIZ |
KATİFE | 1. Kadife. 2. Bir nevi çiçek. | KIZ |
KATRE | 1. Damla. Damlayan şey. | KIZ |
KAVAS | Okçu, tüfekçi, tüfekli alet. | ERKEK |
KAVİ | 1. Yakar, yakıcı. 2. Kuvvetli, güçlü. 3. Sağlam inanılır. 4. Zengin varlıklı. | ERKEK |
KAVİS | 1. Yay. 2. Gökyüzü, ay, burcu. | ERKEK |
KAVİY | 1. Kuvveüi, güçlü, dayanıklı, metin muhkem, sağlam. 2. Şiddetli, zorlu. 3. Kudret sahibi herşeye gücü yeten. Cenabı Hakk’ın güzel isimlerinden biri. Kur’anı Kerim’de 10’dan fazla yerde geçer. | ERKEK |
KAVRAM | 1. Bir nesnenin zihindeki soyut ve güzel tasarımı, mefhum. 2. Nesnelerin ya da olayların ortak özelliklerini kapsayan ve ortak bir ad altında toplayan genel tasarım. | KIZ/ERKEK |
KAVUŞUM | 1. Yeryuvarlağı bir uçta kalmak üzere yerin güneşin ve herhangi bir gezegenin bir doğru üzerine gelmeleri. 2. İçtima. | KIZ/ERKEK |
KAYA | 1. Büyük ve sert taş kütlesi. 2. Kayalık sarp dağ. | ERKEK |
KAYAALP | Kaya gibi güçlü er. | ERKEK |
KAYACAN | Canı kaya gibi güçlü. | ERKEK |
KAYAER | Kaya gibi güçlü er. | ERKEK |
KAYAHAN | Güçlü, sert hükümdar | ERKEK |
KAYAN | 1. Akarsu sel. 2. Yassı, düz, kat kat oluşmuş taşlar | KIZ/ERKEK |
KAYANSEL | 1. Akarsu sel. 2. Yassı, düz, kat kat oluşmuş taşlar | ERKEK |
KAYARAK | Giden akarsu, sel, çığ | ERKEK |
KAYATEKİN | kaya gibi sağlam şehzade | ERKEK |
KAYATİMUR | kaya demir, sert demir | ERKEK |
KAYATÜRK | kaya gibi sağlam ve sert Türk | ERKEK |
KAYGUN | 1. Etkili, hüzünlü, dokunaklı. 2. Akdoğan. | ERKEK |
KAYHAN | Sert, güçlü sesli okuyucu, kayayı bile delecek güçte sesi olan okuyucu. | ERKEK |
KAYI | 1. Yağmur, sağanak, bora. 2. Oğuz boylarından Osmanlı hanedanının mensup olduğu boy. 3. Sağlam, güçlü, sert. | ERKEK |
KAYIHAN | Güçlü hükümdar. | ERKEK |
KAYITBAY | Kayıtbay elZahiri Ünlü Mısır ve Suriye sultanı. | ERKEK |
KAYMAZ | 1. Dağ eteği. 2. Güneydoğu’dan esen bir rüzgar. | ERKEK |
KAYNAK | 1. Bir suyun çıktığı yer, menşe. Bir haberin çıktığı y2. Araştırma ve incelemede yararlanılan belge. | KIZ/ERKEK |
KAYRA | Yüksek büyük tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik lütuf, ihsan atıfet, inayet. | KIZ/ERKEK |
KAYRAALP | İyiliksever, yiğit. | ERKEK |
KAYRABAY | İyiliksever, saygın kimse. | ERKEK |
KAYRAHAN | İyiliksever, yiğit. | ERKEK |
KAYRAK | 1. Taşlı, kumlu, ekime elverişli olmayan toprak. 2. Kaygan toprak. 3. Bileği taşı. | ERKEK |
KAYRAKAN | (bkz. Kayra alp). | ERKEK |
KAYRAL | Kayrılan, himaye edilen (kimse). | ERKEK |
KAYRAR | 1. Orman içindeki ağaçsız kalan. 2. Kayan y3. İnce çakıllı, kumlu toprak. | ERKEK |
KAYS | 1. Leyla ile Mecnun hikayesinin erkek kahramanı olan Mecnuni Amiri’nin asıl adı. 2. Umman Denizi’nde küçük bir ada. | ERKEK |
KAYSER | Roma ve Bizans(Alman) imparatorunun lakabı. Daha çok unvan olarak kullanılır. | ERKEK |
KAYTUS | Bir yıldız kümesi. | ERKEK/KIZ |
KAYYUM | 1. Gökleri, yeri ve hcrşeyi tutan. Herşeyin varlık sahibi olabilmesi için gerekeni veren. Allah’ın isimlerinden. | ERKEK |
KAZA | Hüküm karar verme, emir tesbit vs. | ERKEK |
KAZAK | 1. Göçebe akıncı. 2. Rusya’da yaşayan bir Türk kavmi. 3. Genç, taze. 4. İnatçı. | ERKEK |
KAZAKHAN | 1. Göçebe akıncı. 2. Rusya’da yaşayan bir Türk kavmi. 3. Genç, taze. 4. İnatçı. | ERKEK |
KAZAN | 1. Su çevrisi, kayra. 2. Sazlık yerlerde dibi bulunmayan sulu y3. Girdap. | ERKEK |
KAZANHAN | 1. Su çevrisi, kayra. 2. Sazlık yerlerde dibi bulunmayan sulu y3. Girdap. | ERKEK |
KAZIM | 1. Öfkesini yenen kimse. Hırsını dizginleyen. 2. Kinini yenen. | ERKEK |
KEBİR | 1. Büyük, ulu azim. 2. Yaşça büyük yaşlı. 3. Çocukluktan çıkmış genç. 4. Allah’ın isimlerinden. Abdülkebir şeklinde kullanılmalıdır. | ERKEK |
KEBİRE | 1. Büyük, ulu azim. 2. Yaşça büyük yaşlı. 3. Çocukluktan çıkmış genç. 4. Allah’ın isimlerinden. Abdülkebir şeklinde kullanılmalıdır. | KIZ |
KEBUTER | Güvercin. | KIZ |
KEFFARET | 1. Günahı örten anlamına gelir. 2. Günahların ödenmesi gereken bedeli. | KIZ |
KELAMI | Söze ilişkin, sözle ilgili. | ERKEK |
KELEBEK | 1. Vücudu kanatlan ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türü olan böcek. 2. Narin, ince kadın. | KIZ |
KELİM | 1. Söz söyleyen, konuşan. 2. Kelimullah Tur’u Sina’da Cenabı Hakla konuşmasıyla Hz. Musa’ya verilen unvan. 3. Surei Kelim | ERKEK |
KELİME | 1. Söz söyleyen, konuşan. 2. Kelimullah Tur’u Sina’da Cenabı Hakla konuşmasıyla Hz. Musa’ya verilen unvan. 3. Surei Kelim | KIZ |
KEMAL | 1. Olgunluk, yetkinlik, tamlık, eksiksizlik. 2. En yüksek değer, mükemmellik, değer baha. 3. Bilgi, fazilet. | ERKEK |
KEMALAT | İnsanın bilgi ve ahlak güzelliği bakımından olgunluğu. | KIZ |
KEMALEDDİN | 1. Din’de olgunluğa eren, dinin son derecesi. 2. Din bilgisi kuvvetli. Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır. | ERKEK |
KEMALETTİN | Bilgi ve erdem sahibi | ERKEK |
KEMANDAR | Yay tutan, yay tutucu. | ERKEK |
KEMYAB | Az bulunan, nadir. | KIZ |
KENAN | Hz.Yakup’un ülkesi. Cennet, Filistin | ERKEK |
KENTER | Şehirli, kentli. | KIZ |
KERAM | (bkz. Kirami). | ERKEK |
KERAMEDDİN | 1. Kerem bağış ihsan lütuf sahibi. 2. Dinde üstün mertebelere ulaşan. 3. Keramet sahibi derviş veli. Türk dil kuralı açısından “d/t” olarak kullanılır. | ERKEK |
KERAMET | 1. Birine karşı ikramda bulunmak. 2. Allah’ın bir kimseye cömertliği, lütfü, himayesi ve yardımı olarak ele alınır. | KIZ |
KERAMETTİN | Bağış, ihsan ağırlama | ERKEK |
KEREM | 1. Asalet, asillik, soyluluk. 2. Cömertlik, el açıklığı lütuf, bağış, bahşiş. | ERKEK |
KEREMŞAH | Asil, soylu şah, hükümdar | ERKEK |
KERENAY | Eskiden kullanılan bir çeşit nefesli saz. | KIZ |
KERİM | 1. Kerem sahibi, cömert, verimcil. 2. Ulu, büyük. 3. Lütfü, ihsanı bol, ihsan yönünden ulu. 4. Allah’ın isimlerinden, “abd” takısı alarak kullanılır | ERKEK |
KERİMAN | Cömert – Ulu, büyük | KIZ |
KERİME | Cömert. Ulu, büyük. Kız çocuk. Âyet. | KIZ |
KERİMHAN | 1. Kerem sahibi, cömert, verimcil. 2. Ulu, büyük. 3. Lütfü, ihsanı bol, ihsan yönünden ulu. 4. Allah’ın isimlerinden, “abd” takısı alarak kullanılır | ERKEK |
KEŞİF | Açma, meydana çıkarma. | ERKEK |
KEVAR | Büyük Sahra’da önemli bir vaha. | KIZ |
KEVKEB | Yıldız gökyüzündeki parlak cisimleri ifade eden genel isim. | ERKEK/KIZ |
KEVNİ | Var olmayla, varlıkla ilgili. | ERKEK |
KEVSER | 1. Maddi ve manevi çokluk, kalabalık nesil. 2. Cennette bir havuzun ırmağın adı. 3. Kur’anı Kerim’de en kısa sure. | KIZ |
KEYAN | Büyük hükümdar, şah. | ERKEK |
KEYÂN | Büyük hükümdar, şah. | ERKEK |
KEYFER | 1. Karşılık. 2. Mükafat veya mücazat. | ERKEK/KIZ |
KEYHAN | Dünya | ERKEK |
KEYHUSREV | 1. Adil ve ulu padişah. 2. Keykavus’un torunu, Siyavuş’un oğlu olan meşhur hükümdar. | ERKEK |
KEYKAVUS | 1. Adil, necip. 2. Keyaniyan’m II. padişahı olup Keykubat’ın torunu ve halefidir. Key’lerin ikinci padişahı. | ERKEK |
KEYKUBAD | 1. Büyük ve ulu padişah. 2. Keykavus’un dedesi olan ünlü padişah. 3. Key’lerin ilk padişahı. Türk dil kuralları açısından “d/t” olarak kullanılır. | ERKEK |
KEYS | Zeka, anlayış, kavrayış. | ERKEK |
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ NUMARALARI TAKİP EDİN..