İsim | Anlamı | Cinsiyet |
KEYVAN | Satürn yıldızı. | KIZ |
KEYYİS | 1. Akıllı, anlayışlı, kavrayışlı. 2. İnce zarif. | KIZ |
KEYYİSE | 1. Akıllı, anlayışlı, kavrayışlı. 2. İnce zarif. | KIZ |
KEZBAN | 1. Bir yeri yöneten kadın kahya. 2. Ev kadını, evine ve kocasına bağlı kadın. | KIZ |
KEZER | Kahraman. | ERKEK |
KILAVUZ | Yol gösteren, rehber. | ERKEK |
KILIÇ | Uzun ve kesici savunma aracı | ERKEK |
KILIÇALP | Kılıç gibi keskin yiğit. | ERKEK |
KILIÇASLAN | Kılıç gibi keskin yiğit. İlk Selçuklu Sultanı Süleyman Şah’ın oğlu. Daha sonra O da Selçuklu hanedanının başına geçti. | ERKEK |
KILIÇHAN | Kılıç gibi keskin yiğit. | ERKEK |
KILINÇ | 1. Çelikten silah. 2. Davranış, yaratılış, huy. | ERKEK |
KINAY | Çok çalışkan, etkin, faal. | KIZ/ERKEK |
KINCAL | 1. İnce zarif. 2. Aksi. | KIZ/ERKEK |
KINER | 1. İnce zarif. 2. Aksi. | ERKEK |
KINIK | 1. Kaynak, menba. 2. İstek, arzu, gayret. 3. Obur. 4. Oğuzların 24 boyundan biri. | ERKEK |
KINIKASLAN | 1. Kaynak, menba. 2. İstek, arzu, gayret. 3. Obur. 4. Oğuzların 24 boyundan biri. | ERKEK |
KINNESRİN | Kuzey Suriye’de bir şehir, eski Halepde denilmektedir. | KIZ |
KIRAÇ | Sulanmayan toprak, kır halinde işlenmemiş bitek olmayan toprak | ERKEK |
KIRALP | Kır beyi, taşrada oturan. | ERKEK |
KIRAY | 1. Genç, delikanlı. 2. Ürün vermeyen arazi. 3. Eşkıya yol kesen. | ERKEK |
KIRCA | 1. Dolu. 2. Ufak ve sert taneli kar, rüzgarla karışık yağmur. | ERKEK |
KIRDAR | Ölçülü davranış, soğukkanlılık. | ERKEK |
KIRGIZ | 1. Gezici, gezgin. 2. Kırgızistan’da oturan halk. | ERKEK |
KIRHAN | Kırçıl han | ERKEK |
KIRTEKİN | Kır beyi, taşrada oturan. | ERKEK |
KISMET | 1. Bölme, pay etme, hisselere ayırma. 2. Talih, nasip, kader. 3. Şayi olan hisseyi tayin etme belirtme. | KIZ |
KIVANÇ | 1. Sevinç, memnuniyet. 2. Övünen, güvenen, iftihar eden. | KIZ/ERKEK |
KIVILCIM | Yanmakta olan ateşten sıçrayan küçük ateş parçaları | KIZ/ERKEK |
KIYAM | 1. Kalkma, ayağa kalkma, ayakta durma. 2. Namazda ayakta durma. 3. Bir işe başlama. 4. Ayaklanma. 5. Ölümden sonra dirilme, ayağa kalkma. | ERKEK |
KIYAS | 1. Bir şeyi başka şeye benzeterek hüküm verme. 2. Karşılaştırma, örnekseme. 3. Umum kaideye uyma. | ERKEK |
KIYMET | 1. Değer. 2. Bedel, baha, tutar. 3. Şeref, onur, itibar. | KIZ |
KIZILÖZEN | Kızılırmak, güney Azerbaycan’ı 2 defa katederek Gilan’da Hazer denizine dökülen ırmak. | KIZ |
KIZILTAN | Kızıl renk almış tan | KIZ |
KİBAR | 1. Duygu, davranış ve hareket bakımından ince, zarif, nazik, çelebi. 2. Büyük cömert, asil, zengin. 3. Şık, seçkin. 4. Büyükler, ulular. 5. Kibirli. | KIZ |
KİBARİYE | İnce, zarif – Cömert, asil | KIZ |
KİÇİHAN | Küçük hükümdar. | ERKEK |
KİFAYET | 1. Yetişme, el verme, kafi gelme. 2. Bir işi yapabilecek yetenekte olma. | KIZ |
KİMEK | X. yy. İrtiş’in orta bölgesinde yaşayan bir Türk kavmi. | ERKEK/KIZ |
KİRAM | 1. Soydan gelenler, soyu temizler, ulular, sergelil2. Cömertler, eliaçıklar. Sahabenin lakabı olmuştur. | ERKEK |
KİRAMI | 1. Cömertçe, eli açıklara özgü. 2. Soylular, ulular, şereflilerle ilgili. | ERKEK |
KİRAZ | Gülgillerden bir meyva ağacının sulu | KIZ |
KİRMAN | 1. Hisar, kale. 2. İran’da bir eyalet ve bu eyaletin bugünkü merkezi. | ERKEK |
KİRMANŞAH | 1. Hisar, kale. 2. İran’da bir eyalet ve bu eyaletin bugünkü merkezi. | ERKEK |
KİSRA | İran şahlarının adı. | ERKEK |
KİŞVER | Ülke. | KIZ |
KİTİARAZ | Dünyayı süsleyen, dünyanın süsü olan. | KIZ |
KİYAN | 1. Yıldız. 2. Merkez. | KIZ |
KİYASET | Uyanıklık, anlayışlılık. | KIZ |
KOCA | 1. Eş. Ev ve ailenin yaşça en büyüğü. 2. İri, kocaman. 3. Akıllı, tedbirli yiğit. | ERKEK |
KOCAALP | Yaşlı, ulu, yiğit | ERKEK |
KOCYİĞİT | Yürekli, cesur, kahraman. | ERKEK |
KOÇAK | Yürekli, eli açık. 2. Yüce gönüllü. 3. Konuk sev4. Yiğit, korkmayan kişi, savaşçı. 5. Açık kestane renginde olan. | ERKEK |
KOÇAKALP | Cömert, kahraman, yiğit. | ERKEK |
KOÇAKALR | Cömert, kahraman, yiğit. | ERKEK |
KOÇAKER | Cömert, kahraman kimse. | ERKEK |
KOÇAŞ | 1. Kılavuz, rehb2. Yağmur bulutu. | ERKEK |
KOÇAY | Koç gibi güçlü. | ERKEK |
KOÇER | Sağlıklı, yürekli er. | ERKEK |
KOÇHAN | Sağlıklı, yürekli er. | ERKEK |
KOÇUBEY | Koçu arabasını kullanan kişi. Koçu | ERKEK |
KOÇYİĞİT | Yürekli, cesur, kahraman. | ERKEK |
KOKSAL | Yer altında geniş bir alana dağılan kök. | ERKEK |
KOLÇAK | Yiğit, mert, koçak | ERKEK |
KONGAR | San ile siyah karışımı bir renk, koyu kumral, kestane rengi. | ERKEK |
KONGUR | San ile siyah karışımı bir renk, koyu kumral, kestane rengi. | ERKEK |
KONGURALP | San ile siyah karışımı bir renk, koyu kumral, kestane rengi. | ERKEK |
KONGURTAY | San ile siyah karışımı bir renk, koyu kumral, kestane rengi. | ERKEK |
KONUR | Bozla sarı arası bir renk – Yanık kırmızı – Gururlu, kibirli – Kahraman, | ERKEK |
KONURALP | 1. Cesur, yiğit, Orhan Gazi’nin komutanlarından biri. | KIZ/ERKEK |
KORAL | Sınır muhafızı; Kaynağı dini ezgi olan orkestra parçası | ERKEK |
KORALP | Sınır muhafızı; Kaynağı dini ezgi olan orkestra parçası | ERKEK |
KORAY | İyice kor rengine gelen ay. | ERKEK |
KORCAN | Ateşli, canlı | ERKEK |
KORÇAK | Heykel | ERKEK |
KORÇAN | Ateşli, canlı, hareketli. Çağlayan | ERKEK |
KOREL | Kor gibi etkili, yakıcı kişi | ERKEK |
KORGAN | Hisar kale. | ERKEK |
KORHAN | Ateşli, canlı, güçlü hükümdar. | ERKEK |
KORKMAZ | Korkmayan, yılmayan, cesur | ERKEK |
KORKUT | 1. Büyük dolu tanesi. 2. Korkusuz, yavuz, heybetli. 3. Cin, şeytan. | ERKEK |
KORKUTALP | 1. Büyük dolu tanesi. 2. Korkusuz, yavuz, heybetli. 3. Cin, şeytan. | ERKEK |
KORTAN | 1. Yanan, sıcak ten. 2. Yalçın ve kesik kaya. 3. Pelikan kuşu. | ERKEK |
KORUR | 1. Açık san, açık kestane renkli. 2. Kimseyi beğenmeyen gururlu, kendini beğenmiş. 3. Süslü, çalımlı, şık. | KIZ/ERKEK |
KOTUZ | Gururlu, kibirli. | ERKEK |
KOTUZHAN | Gururlu, kibirli. | ERKEK |
KOYAK | 1. Vadi, dere. 2. Dağlar ve kayalıklar üzerindeki doğal çukurlar. 3. Dağ yolu üzerindeki otluk. 4. Etkili, dokunaklı. | ERKEK |
KOYAŞ | Güneş. | KIZ/ERKEK |
KOYGUN | 1. Etkili, hüzünlü, dokunaklı. 2. Akdoğan. | ERKEK |
KOYTAK | Rüzgar almayan çukur yer. | ERKEK |
KOYTAN | Dağ bucağı. | ERKEK |
KOZA | İçinde tohum ya da krizalit bulunan koruncak. | KIZ |
KÖKEN | 1. Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim neden ya da y2. Kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin toprak üstüne yayılan dalları. 3. Soy, asıl, ata. | ERKEK |
KÖKER | Köklü soydan gelen kimse. | ERKEK |
KÖKLEM | İlkbahar | ERKEK |
KÖKSAL | Kök+Sal | ERKEK |
KÖKSAN | Tanınmış, ünlü ad. | ERKEK |
KÖKŞİN | 1. Gök renginde. 2. Yaşlı, koca. | ERKEK |
KÖKTEN | 1. Köklü, yüzeyde kalmayan, derine inen. 2. Soylu. | ERKEK |
KÖRNES | Ayna. | KIZ/ERKEK |
KÖSE | Sakalı bıyığı hiç çıkmayan veya seyrek olan. Daha çok lakab olarak kullanılır. | ERKEK |
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ NUMARALARI TAKİP EDİN..