İmam-ı Begavi hazretleri, Kab-ül-Ahbar hazretlerinden nakleder. Süleyman aleyhisselamın bildirdiğine göre, bazı kuşlar öterken derler ki:
Gözleri boyunca uzanan kalın bir çizgi gibi görülen siyah tüyler vardır. Türkiye, Sırbistan, Yunanistan ve İran Azerbaycan’da görülürler. Yazın böcek ve örümcekler kışın ise bunlara ilaveten tohum ve salyangozlarla beslenirler. Boyları 13,5 cm kadardır. 4-10 yumurta bırakırlar, beyaz yumurtalarının üzerinde sarı benekler vardır.
Kaya kuşu Sesi yani Öterken : Her canlı ölecek, her yeni eskiyip çürüyecektir.
Kuşların ötüşleri, konuşmaları, yalnız bu sözlere ve manalara mahsus değildir. Neml suresinde, karınca ve hüdhüdün konuşmalarının bildirilmesinden, ihtiyaca göre öterek ses çıkardıkları, konuştukları anlaşılmaktadır.
Kuşların, diğer vahşi hayvanların sesleri ve kâinattaki hareketlerin hepsi, Allahü teâlânın, peygamberlerine ve evliyasına hitabıdır. Evliya, bu ses ve hareketleri makamları ve derecelerine göre anlar; çünkü peygamberler, kuşların ve diğer hayvanların dillerini aynen bilirler. Evliya-yı kiram ise, onların dillerini aynen bilemez. Sadece, onların seslerinden kendi hallerine ait olan hususları, Allahü teâlânın kalblerine ilham etmesiyle bilirler. (Ruh-ul-Beyan, Peyg. Tarihi Ans.)
Ne garip çelişki değil mi? Sanatı görüp sanatkârı görememek ya da görmek istememek! İnkâr edilemez, beş duyuyla algılanan bir güzelliği irade, kudret, hikmet gibi sıfatlardan bağımsız düşünerek tabiat bataklığına saplanmak! Esbaba sarılarak kurtulmaya çalışmak.
Bir tavus kuşunun resmini çizen ressamı inkâr edip rüzgâr esti bu tabloya boyalar öyle bir döküldüki tavus kuşunun resmi meydana geldi dersek akıllı olan hiç kimseyi inandıramayız. Hatta iddiamızda ısrar edersek bizim akıl sağlığımızdan şüphe edilmeye başlanır. Acaba tavus kuşunun canlı hali resminden daha basit midir ki tabiatperestler ve esbapperestlere bu gülünç iddiaya inanmakta ve inandırmaya çalışmaktadırlar?