Kuşların ötüşü, doğadaki en hoş seslerden biridir. Kuşlar öterken aslında birbirleriyle haberleşirler. Bir yuva kurmak isteyen her erkek kuş, yüksekçe bir yere çıkar. Öterek ve kanatlarını çırparak rakiplerine karşı kendi bölgesinin istiklâliyetini ilân eder. Elbette kuşların ötüşü, neşenin sade bir ifadesidir. Fakat çoğu zaman bu sesler, iletişim çabalarıdır.
Vahşi kuşlar geceleri göç ederlerken çığlık atar. Bu çığlıklar kuşları bir arada tutar ve kaybolanlann yuvaya geri dönmesini sağlar. Ayrıca Baykuş veya karga gibi ötücü kuşlar, vahşî hayattan bir tehlike ile karşılaşıldığında değişik bir ses çıkararak yardım isterler ve sürü halinde düşmanın üzerine saldırırlar.
Bu sesi duyan her türdeki ötücü kuş, derhal hâdise yerine, yardıma koşar. Kuşlar ötmeyi sonradan öğrenmez, bu doğuştan gelen bir içgüdüdür. Bu, kuşların ötmeyi öğrenemeyecekleri anlamına gelmez. Aslında bazı kuşlar diğer kuşların ötüş şekillerini öğrenebilir.
Eğer bir kanarya bir bülbülle bir arada büyümüşse, bülbülün ötüşünü güzel bir şekilde taklit edebilir. Hepimiz, bir papağanın duyduğu sesleri nasıl taklit ettiğini biliriz. Kuşlar birçok değişik sebepten dolayı öter; kur yapmak, tehlikeyi haber vermek,yuvanın sınırlarını ilân etmek veya sadece “Ben varım” demek için. Diğer hayvanlar da hemen hemen aynı sebepler için sesler çıkarır. Her ne kadar bunların sesleri kuşlarınki gibi, müzik zevkimize uymasa da, kendi aralarındaki haberleşmenin temel vasıtasıdır.