Lut Gölü yazıtları, ilk olarak 1947 yılında, Lut Gölü yakınlarındaki mağaralarda gizlenmiş olarak bulunan dinî yazıtlardır. Mağaraların kuru ortamı, yazıtların korunmasını ve günümüze ulaşmasını sağlamıştır. Çoğu İsrail’de “Kumbran” adı verilen bir yerde, sayıları 800’e yakın yazıt bulunmuştur. Tarihleri M.Ö. 150 ile 80 yılları arasında değişmektedir. Bu yazıtların içinde Esther hariç, Eski Ahit’in bütün kitapları vardır.
Araştırmacılara göre, bu yazıtlar Essenes adı verilen ve izole bir toplum hâlinde yaşayan dinî bir mezhebin üyeleri tarafından saklanmıştır. Essenesler yazıtları, siyasî gerginlikler
zamanında, zarar görmemeleri için saklamışlardır ve yazıtlar yüzlerce yıl gizli kalmıştır.
Lut gölü, üçüncü zamanın ikinci yarısında teşekkül etmiş Akabe körfezi-Vâdilaraba rift vadisinin devamı olan ve bir noktasında deniz seviyesinden 790 metreyi aşkın derinlikteki tabanı ile karaların en derin yerini oluşturan Gor (Gavr) çukurunun bir kesimine suların toplanmasıyla meydana gelen tektonik bir göldür.
Doğu kıyısından çıkan ve “el-Lisân” (dil) denilen bir yarımada, gölü iki kesime ayırmakta ve derinliğin kuzeyde 410, güneyde sadece 10 m. kadar olduğu görülmektedir. Gölün suları yüzeyde ‰ 288, dipte ‰ 325 oranında tuzludur; dolayısıyla bu sularda yüzmek çok kolay fakat dalmak zordur. Gölün suları ayrıca yüksek oranlarda magnezyum klorür (‰ 102), sodyum klorür (‰ 79), kalsiyum (‰ 37) ve potasyum (‰ 15) klorürleriyle sodyum bromür (‰ 5) içerir. Dünyanın en tuzlu suyuna sahip olan gölün kıyıları, Sodom’dan çıkarken arkasına bakan Hz. Lût’un karısının tuzdan direk haline gelmesi gibi efsanelerin (Tekvîn, 19/26) doğmasına yol açan çeşitli şekillerde billûrlaşmış tuz kümeleriyle kaplıdır.
Gölün suyunun terkibindeki, canlı barındırmamasına ve fena kokmasına sebep olan maddelerin yanında yüzeyinde de yer yer bitüm toplanmakta ve klasik kaynaklarda, gölün Lacus Asphaltitis adıyla anılmasına yol açan bu maddenin Nabatîler tarafından onu mumyalama işleminde kullanan Mısırlılar’a satıldığı bilinmektedir. Bugün gölün suyu İsrail ve Ürdün kıyılarındaki arıtma tesislerinde ayrıştırılmakta ve içerdiği kimyasal maddeler ya sanayide kullanılmakta ya da ihraç edilmektedir.