Bazı insanlar vardır ki doğduğu zamana ait değildir. Çağların ötesinde yaşarlar. Onlar ışık olur çevresini aydınlatırlar. Cevherlerin usta ellerde yetişmesi, değerinin ortaya çıkması için belirli bir zamanın geçmesi lazımdır. Sürekli doğum sancısı çekenlerin dillerinden inci, mercanlar dökülür. Mevlânâ Celaleddin, “hamdım, piştim, yandım elhamdülillah!” derken en güzel iksiri ve insan-ı kâmilin yolunu göstermiştir.
Büyük ve alimler’den Mevlana Celaleddin Rumi sözleri ve nasihatları ile hayatınıza yön verecek altın değerinde sözleri derledik. İnsan için faydalı olan bilgi, bilgilerin en üstünüdür, en güzel rehberdir. Bu çalışmamdaki amaç, toplumda ortaya çıkan bozulmanın durulması adına, ‘bir damla’ olabilmektir.
MEVLANA İRFAN-MARİFET İLE İLGİLİ MESAJLARI
Nice bilginler vardır ki gerçek bilgiden, hakiki irfandan nasipsizdirler. Bu ilim sahipleri, bilgi hafızıdır, bilgi sevgilisi değil.
Arif, beş duyudan da altı yönden de kurtulmuştur. O sana bu duyuların ve yönlerin ötesinden haber verir. Ârif, bu direksiz gök kubbenin en üst yerine çıkmış, ruhî, manevî yönü yücelere doğru yücelmiştir. Onun bedeni ise, kova gibi kuyuya sarkmış da, günah kuyusunda bulunanları kurtarmak için çareler aramaktadır.
Ötelerden gelen haberlerde, gerçek rivayetlerde yüz binlerce pır, ittifak halindedir, aynı şeyi haber vermektedir. Bu mânâ gözü ile görülmüş şeylerde, zanla elde edilen bilgilerde olduğu gibi ayrılık yok. Hem de bir tane bile aynlık gayrdık yok!
Arif, şeriatın da canıdır, takvanın da. Marifet, geçmiş zamanlardaki zahitliğin mahsulüdür. Zahitlik, ekmeye çalışmaktır, marifet de o ekinin bitmesidir.
İnsaN, durmadan, ara vermeden yüzlerce cilt kitap okusa, Allah takdir etmediyse hatırında hiçbir şey kalmaz. Fakat o kişi, Allah’a lâyıkıyla kulluk ederse, bir kitap bile okumadan, kendi içinden, kendi gönlünden, görülmemiş, duyulmamış nadir bilgiler elde eder.
Ârifın dudağı kilitliydi, ama gönlünde sırlar vardı. Dudağını yummuştu, ama gönlü seslerle doluydu. Hak şarabını içen arifler, sırları bilirler ama örterler, işin sırlarını kime öğretirlerse ağzını mühürlerler, dikerler.
Ârif, ona derler ki alete değil, Allah’a bakar. Görünüşte alete baksa bile bilgisizliğinden değildir de öyle icap etmiştir.