Sebeplerin de başka sebepleri vardır. Sen zahirî sebeplere bakma da asıl bâtinî sebeplere bak! Peygamberler, sebepleri gidermek için geldiler. Mucizelerini tâ Zühal yıldızına ulaştırdılar (Hz. Musa gibi) sebep ve vesilesiz olarak denizi böldüler, (Hz Adem gibi) ekin ekmeden buğday yığınını buldular. (Hz. İbrahim gibi) çalışmaları ile kum taneleri un olurdu. (Hz. Musa gibi) keçinin yünlerini çektiler mi ellerinde ibrişim olurdu. Bütün Kur’ân, sebebi gidermeye aittir. Yani sebeplerden ziyade, mü-sebbibü’l-esbâb olan Allah’a tevekkül etmeyi tavsiye eder. Zahiren yoksul olan Hz. Peygamber’in yüceliğini, yine zahiren yüce olan Ebu Leheb’in helakini anlatır durur. Ebâbîl kuşları iki üç taş attılar mı o koca Habeş ordusunu kınp geçirirler. Tâ yukarılarda uçan kuşun attığı bir taş, fili delik deşik eder. (Hz. Musa gibi) öldürülmüş bir adama kesilmiş öküzün kuyruğuyla vur da hemen dirilsin, kefeniyle kalksın. Boğazı kesilmiş, ölmüş adam, yerinden sıçrayıp kalksın da kanını dökenlerden kanını istesin. Bunlar ve bunlara benzer daha nice şeyler var. Kur’ân, başlangıcından sonuna kadar sebepleri, illetleri giderir, vesselâm. Fakat bunları anlamak, işi uzatıp duran aklın harcı değildir. Kulluk et de bunlar sana keşfolsıın! Hz Mevlana
Sen çocukçasına sebepleri görüyor, bilgisizliğin yüzünden sebeplere yapışıyorsun. Sebepleri görüyor da müsebbibden gaflet ediyorsun. Bu hakikati örten, müsebbibin yüzünü gizleyen sebeplere ondan meyletmektesin sen. Sebepler gitti mi başına vurmağa başlar, “Aman ya Rabbi!” demeye koyulursun. Allah da sana “Hadi, yürü, sebebe git! Ne acayip şey! Sen beni, yarattığım sebepler için andın ha!” der. O vakit kul, “Bundan böyle hep seni göreceğim. Sebebe, o lâftan ibaret saçma şeye bakmayacağın artık” der. Fakat Allah, “Seni tekrar sebepler âlemine göndersem yine sebebe yapışırsın. Senin işin bu, ey tövbesinde durmayan ahdi çürük adam! Fakat ben bu işe bakmam, rahmetim boldur. Rahmet etrafında dönüp dolaşırım, herkese rahmet ederim ben! Senin kötü ahdine bakmam. Mademki şimdi bana niyaz ediyorsun, keremimden sana ihsan eder, muradını veririm” der. Hz Mevlana
Yazı esnasında eli görmeyen kimse, kalemin hareketini, yazma işini kalemden sanır. Hz Mevlana
Her sebep anadır, eser çocuğunu meydana getirir. Eser doğdu mu ondan da şaşılacak sebepler doğması için sebep hâline gelir. Bu sebepler, nesilden nesile yürür gider… Hz Mevlana
Her sebep eserinden yücedir. Çakmak, kıvılcımdan üstündür. Hz Mevlana