Koltuklar, sandalyeler, masalar, dolaplar, sehpalar, vitrinler… Evlerimizde kullandığımız, hatta okul ya da ofislerde kullanılan mobilyaları yapanlar marangozlardır. Günümüzde mobilya yapımında çelik, alüminyum, cam ve plastik gibi diğer malzemeler kullanılmaya başlanmış ise de halen ahşap malzeme bu konuda üstünlüğünü sürdürmektedir.
Marangozluk uzun yıllar eğitim ve çalışma gerektiren, insanlık tarihi boyunca çok önemli yere sahip olmuş bir meslektir. Maalesef marangozluk mesleği eskisi kadar rağbet görmemektedir. Marangozluk, ağaç işleme zanaatıdır. Ağacın doğal hâliyle ya da makinelerce işlenmiş haliyle alınıp, kesme, biçme, zımparalama gibi işlemlerden geçirilerek nesnelerin ortaya çıkartılması işidir. Bu işi yapanlara marangoz denir. Bazı marangozlar daha ince işler yaparlar. Hele ev, oda eşyası yapanlar daha zevkli, daha ince çalışmak zorundadırlar. Bunlara da «mobilyacı» denir.
İnsanların ucuz ve basit ürünleri tercih etmesi, fabrikalarda hızlı mobilya üretimleri yapılmasına sebep olmakta ve marangozluğun ince işçiliği ile sanatına pek rağbet olmamaktadır.
Günümüz marangozlarının büyük kısmı bu sebeple yaşlı meslektaşlarının aksine, daha modern ve yalın mobilyalar üzerine çalışmakta, genellikle mobilya firmalarında hizmet vermektedir. Marangozun bütün ustalığı, işte bu âletleri gereği gibi kullanmasındadır. Rendeden raspaya, pergelden kaleme kadar pek çok çeşidi olan bu âletlerin her biri ayrı işe yaradığı için, malzemesine göre ne çeşit âlet kullanmak gerektiği uzun çalışmalarla öğrenilecek bir bilgidir. Marangozluk sanatının temellerinden üçüncüsü, marangozluk ve mobilyacılık, yapı işleri tarihidir. Bu da, usta bir marangozun zevkli işler yapmasına yardım eder.