Moğollar, Doğu ve Orta Asya kavimlerindendir. Asıl yurtları olan Moğolistan’ın yerli halkıdırlar. Moğollar hiçbir zaman yerleşik yaşamadılar, ama “yurt” adı verilen çadırlarda yaşamlarını sürdürdüler. Tarihte, Asya kıtasının büyük bir kısmına sahip olup yayıldılar. Memleketlerinden çıkıp da geri dönmeyenler, diğer milletler arasında eridiler. Bugün Moğollar, sadece Çin ile Rusya arasındaki Moğolistan’da yaşarlar. Mongoloid tiptedirler. Dilleri Altay dillerinden olan Moğolcadır.
Göç ve akınlar sırasında çadırlarını yanlarında taşırlardı. Bu çadırlar, tahta bir direğe gerilmiş keçeden yapılırdı. Kolayca parçalara ayrılıp katlanarak Moğol kabilelerinin atlarının üzerlerinde step, çayırlı düzlükler boyunca sürülerini izleyerek taşınırlardı. Ulus denilen Moğol kâbile birliklerinin hepsi asker sayılırdı. Kabîleler sefere, kendi çadırları, hayvanları ve kadınları ile bir ordu gibi giderdi. Her kabîle kendini idâre ederdi. Sanat bölükleri, idârî kumanda teşkilâtları yoktu. Silâhlarını kendileri yaparlardı. İşgâl ettikleri ülkeler, merkezî bir devletten idâre edilemeyecek kadar genişledi. Siyâsî ve idârî bakımdan tecrübesiz olan Moğollar, bu yüzden çok zor duruma düştüler. Devlet kadrosunda idâreci ve vergi toplayacak memurları yok denecek kadar azdı.
Moğollar, Asya ve Orta Doğu’daki şehirlerden gelebilecek saldırıların vahşîliğinden ürkerlerdi. Cengizhan parçalanmış Moğol kabilelerini bir araya toplamış ve neredeyse tüm Asya’ya yayılıp Avrupa için tehdit oluşturacak büyüklüğe ulaşana dek savaşmış ünlü Moğol hükümdarıdır.
Cengiz’in torunu Kubilay’ın ölümünden sonra krallık, yönetilmek için fazla büyük hâle gelerek parçalara ayrılmıştır.