Bazılarımız örümcekler’den bir hayli çok korkuyor. Ama Bir örümceğin mucizevi bir şekilde nasıl ağ yaptığını ve örümcek ağının sağlamlığını duyduğunuzda şaşıracaksınız.
Bazılarımız örümcekler’den bir hayli çok korkuyor. Ama Bir örümceğin mucizevi bir şekilde nasıl ağ yaptığını ve örümcek ağının sağlamlığını duyduğunuzda şaşıracaksınız.
Doğanın her yeri İlahi sanatın tecellileri ile dolu. Günümüzde hala teknoloji, bilim dünyası tarafından taklit edilemeyen, yapayı üretilemeyen bazı mefhumlar var. Onlardan biri de ilginç yaşamlarıyla dikkat çeken örümceklerin ağları. Örümcek ağ yapmayı kafayı koyduğunda sıvıyı karnının altındaki küçük deliklerden çıkarır ve bu sıvıyı bacakları yardımıyla ip haline getirir. Örümcekler, karınlarının arkasındaki “memecik” adı verilen küçük burunlarından çıkan ipekle ağ örerler. Bu kesimde bulunan birbirinden ayrı üç çift bezden her birinin dışarıya ayrı bir açıklığı vardır. Bu bezlerde meydana gelen sıvı halindeki ipek maddesi hava ile temas eder etmez sertleşir.
İpek, örümcek tarafından bir lif gibi çekildiğinde katılaşır ve giderek çelikten sert bir hâle gelir. Bu liflerin bazıları oldukça yapışkandır, diğerleri de sadece ağı desteklemeye yarar. İp yapılmaya başladığı anda, örümcekler ip üreten organlarını esintiye doğru kaldırırlar. Örümceğin, ağını bir ağaçtan diğerine örmesini sağlayan şey esintidir.
Örümcek ipeği çok hafiftir. Hafif bir esinti –güneşten ısınan zeminden gelen ısı yayılımı bile- ipi ağaçtan ağaca taşımaya yetebilir. İp yapışkanlı ya da uhulu olmamasına rağmen ağaca yapışabilir.
Örümcek, bir sinek ağa konduğunda titreşimlerden bunu hisseder ve ağın yüzeyinde hızla hareket ederek avını yakalar. Genelde sinek yenmeden önce tamamen ipek tarafından sarılmış olur.
Ağ yapışı en kolay incelenebilecek örümcek yeşilli siyahlı iri bahçe örümceğidir. Bunlar ağlarını geceleyin yaparlar.
Bu örümcek önce yüksekte bir yere çıktıktan sonra arka bacağı ile karnını bastırıp ağ ipeğinin akmasını sağlar. Akan ipek birkaç metre uzakta bir şeye yapışınca örümcek hemen ağdan kayarak o ucunu tutturur.
Sonra aynı ağ üzerinde aşağı yukarı birkaç defa gidip gelerek ağı kalınlaştırır. Daha sonra vücudundan çıkmakta olan ipeğin bir ucunu bu tele tutturur, kendisini boşluğa koyuverir. Kendisi ağa bağlı olduğu halde bir yere dokununca bu defa da o ucu dokunduğu yere tutturur. Sonra yeniden ilk ipe çıkar. Böylece, bir iskelet meydana getirdikten sonra bu iskeletin merkezi çevresinde helezoni halkalar şeklinde ipeğini yayar. Bu ağlar, genel olarak, yukarıdan aşağıya doğru olur. Bu şekilden maksat uçan böcekleri yakalamaktır. Bütün örümcekler bu şekilde, tuzak biçiminde ağ kurmaz, bazılarınınki huni biçimindedir. Bazıları da bir ağacın dalları arasına ayrı ayrı ipek teller gererek ağ kurarlar.
Ayrıca örümcekler yalnız avlanmak için ağ yapmaz. Kimisi ağ ipeğini yumurta kozası yapmakta, yaprakları yapıştırmakta, açtıkları çukurların çevresini kaplamakta, tuzak kapıları yapmakta vs kullanırlar. Sıcak, ılık iklimli ülkelerde yaşayan tuzakçı örümcek, yere ince uzun bir çukur kazar, bunun kenarlarını ağla kapladıktan sonra çukurun üstüne bir tuzak kapısı açar. Örümcek kapının hemen içinde bekler. Bir böceğin yaklaştığını duyar duymaz kapıyı açar, yakalar. Bu kapı aynı zamanda yuvayı yağmurdan korumaya da yarar.
Örümceklerin hepsi ağ yapmaz. Ağ yapmayan birçok örümcek çeşitleri de vardır.