Şelâle bir akıntı ya da nehir; tepe ya da uçurum adı verilen bir kaya duvarının üzerinden akınca oluşur. Eğer şelâle çok büyükse buna çağlayan denir. Eğer kaya gövdesi dikine meyilliyse akan suya çağlayan adı verilir. Doğanın sunabileceği en muazzam olaylardan biri olan şelaleler, bulundukları konumu gerek bu oluşumu izlemek için gelen turistler, gerek çevresine konuşlanmış etkinlik bölgeleri, gerekse bu oluşumda yaşayan canlılar açısından bir hayli önemli kılar.
Çağlayanlarda su çoğunlukla dik açı çizerek akar. Şelaleler genel olarak üç değişik arâzi yapısına sâhip bölgelerde toplanmıştır. Bunlar yüksek platoların kıyı kesimleri,karaların iç bölümlerinde yer alan kristalli kayalar ile kıyı bölgelerinde yer alan zayıf tortul kayalıklar arasında uzananlar ve buzulların etkisinde kalmış yüksek dağlık bölgelerdir. Ünlü Niagara Şelâlesi, bir kaya çıkıntısının oluşumuna çok iyi bir örnektir.
Niagara nehri, tepenin üzerinden aşağıdaki göle akar. Ayrıca ismi çok duyulan bir şelale olarak Amerika’daki Niagara Şelalesi ise 49 metre yüksekliğindedir. Şelale çevresinde yapilabilecek aktiviteler, Niagara Parkından büyük şelaleyi ve havaya uçan suların oluşturduğu gökkuşağını izlemek, şelalenin altına kadar ilerleyen bot gezilerine katılmak, ortası sınır kabul edilen Rainbow köprüsünden diğer ülkeye geçmek veya gümrüksüz mağazalardan alışveriş yapmaktır. Bazen büyük kaya parçaları, aşağı düşerek tepeyi temiz ve düz tutar.
Dünyanın en yüksek şelâlesi Venezüella’daki Angel Şelâlesi dir. Şelalenin suları, en uç noktadan tabana doğru düşerken 807 metre boyunca hiçbir engele çarpmadan ilerler. Doğa bilimciler bu olayı “serbest düşüş” olarak tanımlar. 807’inci metreden sonra kaya çıkıntısına çarpan suların yolculuğu bir süre daha devam eder ve 979’uncu metrede sona erer. Sisli bir görüntüye sahip olan şelalenin suları, kuzeye doğru yol alarak Churun Nehri’ne karışır.