Bu sorunun tarihle bir ilgisi yok. Varoluşumuzdan bu yana, oldukça büyük gelişmeler kaydettik. İnsanlık tarihi boyunca birçok kültür birbiriyle etkileşimde bulundu, birbirini değiştirdi. Aslında en ilkel insanları hayal ettiğimizde yanıtı daha kolay bulabiliyoruz. İnsanların en eski ve herkes tarafından anlaşılabilen ortak dili, vücut dilidir. Beden dili hareketleri ve anlamları, hem kadınların hem de erkeklerin en güçlü silahlarıdır. En çok kullanılan vücut dili hareketleri, karşınızdaki kişinin size karşı nasıl bir tavır takındığını alenen gösterir.
Vücut dili ise ana olarak ikiye ayrılır: mimik ve jest. Mimikler, yüzümüzdeki kasları hareket ettirerek, jesder ise genel olarak vücudumuzu ve uzuvlarımızı (kol, bacak) hareket ettirerek bir şeyler anlattığımızda ortaya çıkar. Örneğin mutlu olan bir insanı yüzüne baktığınızda anlarsınız. Ağzınızdan çıkan sözler biriyle iletişiminizin ancak yarısını oluşturuyor. Uzmanların dediğine göre anlattığınız şeyin diğer yarısını ise (yüzde 55’ini) vücut diliniz söylüyor.
Kızgın bir insan kaşlarını çatar. Pişman olan biri yere çöküp kafasını ellerinin arasına alır vb… Vücut dili, insanların konuştukları bir dil olmasa da aralarındaki iletişimi sağlayan çok önemli bir araçtı.
Günümüzde de hâlâ günlük konuşmamızı destekleyen mimikler ve jestler yapıyoruz. Yüzlerce farklı dilin konuşulduğu bu dünyada herkesin mutlu olunca gülmesi, herkesin üzülünce ağlaması gibi bir başka iletişim biçimi olabilir mi?
Hemen söyleyelim; en çok kullanılan beden dili, tokalaşmadır. Biliyorsunuz ki selamlaşmanın binbir çeşit yolu vardır. Sadece merhaba diyerek, eli belirsiz bir şekilde sıkarak yahut tutulan eli bırakmak istemeyerek…