Gözü pek (kara) : Korkusuz, atılgan.
Gözü tutmak : Görünüşü, davranışı nedeniyle bir kimseyi, bir şeyi beğenmek.
Gözü yılmak : Daha önce denediğinden, kötü tecrübeleri nedeniyle o işi yeniden yapmaktan çekinmek.
Gözü yüksekte (yükseklerde) olmak : Bulunduğu durumdan çok dahi üstün bir duruma ulaşmayı istemek.
Gözün üstünde kaşın var dememek : Her davranışını hoş karşılamak, ses çıkarmamak, her dediğini kabul etmek.
Gözünde büyütmek : Bir şeyi yapmayı kestirememek, o şey kendisine çok büyük ve güç gelmek.
Gözünde olmamak : Üzüntü veya hastalık nedeniyle, önceleri önem verdiği bir şeye artık önem vermemek.
Gözünde tütmek : Çok özlemek, hasret, özlem çekmek.
Gözünden sürmeyi çalmak : Hüner ve maharet göstermek.
Gözünden (gözlerinden) uyku akmak : Çok fazla uykusu geldiği için gözleri kendiliğinden kapanır gibi olmak.
Gözüne dizine durmak : Nankörlüğün cezasını çekmek, iyilik ve yardımlara karşı yaptığın nankörlüğün cezasını Allah versin.
Gözüne karasu inmek : 1. Karasu hastalığı yüzünden gözü görmez olmak. 2. Gelmesini çok istediği kimsenin ya da şeyin uzun süre yolunu gözlemek.
Gözüne kestirmek : 1. Başarabileceğine, üstesinden gelebileceğine inanmak. 2. Beğendiği, istediği bir şeyi elde etmeyi tasarlamak. 3. Zevkine uygun bulmak.
Gözünü bağlamak : Birini doğruyu bulamaz, düşünemez duruma getirmek.
Gözünü daldan budaktan (çöpten) esirgememek (sakınmamak) : Tehlikeli işlere girişmekten çekinmemek, cesaretli olmak.
Gözünü doyurmak : İstediğinden daha fazla vererek, artık istemeyecek hale getirmek.
Gözünü dört açmak : Çok dikkatli olmak, uyanık olmak.
Gözünü duman bürümüş : Çok öfkelenmiş, ne yapacağını bilmeyecek kadar sinirlenmiş.
Gözünü kan bürümek : Adam öldürecek kadar öfkelenmek, çok öfkelenip her türlü kötülüğü yapabilecek duruma gelmek.
Gözünü kin bürümek : Öç almaktan başka bir şey düşünemez olmak, çok öfkelenmek.
Gözünü seveyim : 1. Çok rica ederim. 2. Çok sevdiğim durumdur.
Gözünü toprak doyursun : Ne kadar mal mülk edinirse edinsin, hep daha fazlasını istemek.
Gözünün içine baka baka : Çekinmeden, karşısındakinden korkmadan, cesaretle.
Gözünün içine bakmak : 1. Bir kimsenin üstüne titremek. 2. İsteklerini, emirlerini yerine getirmeye hazır bulunmak. 3. Bir isteğinin yerine getirilmesi için gözleriyle birine yalvarmak.
Gözünün üstünde kaşın (kaşının altında gözün) var dememek : Birinin her davranışını hoş karşılamak.
Gözünün yaşına bakmamak : Acımamak, ağlayıp sızlamasına aldırmamak, merhamet etmemek.
Gözüyle bakmak : Birini veya bir şeyi başka bir kimse veya şey yerine koymak.
Gurbete düşmek : Ailesinden ayrılıp çok uzak yerlere gitmek.
Gururuna (nefsine) yedirememek : Yapılan bir davranışın, kişinin onuruna dokunması.
Gururunu okşamak : Birinin yüzüne karşı, onun güzel özelliklerini sayarak onu duygulandırmak, onu övmek.
Gücü yetmek : Bir işin zor da olsa altından kalkmak.
Gücüne (ağrına) gitmek : Bir söz veya davranış ile bir kimsenin onuruna dokunmak.
Güçlük çıkarmak : Engel çıkarmak, bir işi zorlaştırmak.
Çok güzel olmuş.Kısa ve öz.Çok teşekkürler.Iyi günler. Kolay gelsin. :)