Yaklaşık 50.000 yıl önce ilk kâşifler, daha sonradan birleşen Avustralya ve Yeni Zelanda’yı sömürgeleştirmek için Güneydoğu Asya’dan gemilerle yola çıktılar. Sonrasında insanlar, daha sonra ortadan kaybolan bir köprü niteliğindeki kara yolunu kullanarak Sibirya’dan Alaska’ya geçtiler.
Marko Polo 1271’de Çin’e doğru yola çıktı. Hedeflediği yere ulaştı fakat seyahatinin bazı bölümleri (yukarıdaki noktalı bölümler) şüphelidir. Kristof Kolomb, 1492’de Küba ve Haiti’yi keşfetti. Vasko dö Gama 1497’de Hindistan’a giden deniz yolunu bulmak üzere, dümenini Afrika Kıtası’nın ucuna doğru kırdı. Kaptan James Cook,
Güney Denizleri’ne doğru üç kere yola çıktı. İlk seferinde Avustralya’yı keşfetti.
COĞRAFİ KEŞİFLERİN OSMANLI DEVLETİ AÇISINDAN ÖNEMİ:
Bu keşiflerle Osmanlının elinde bulunan İpek ve Baharat Yolu önemini kaybetmiş, yeni ticaret yolları bulunmuştur. Bu da Osmanlı Devleti’nin vergi gelirlerinin azalmasına yol açmıştır. Tüm bunlar Osmanlı Devletini maddi açıdan kötü etkilemiştir. Daha doğrusu; Osmanlı Devleti ve diğer müslüman devletler zarara uğrayıp, ellerindeki malların değerleri gitmiştir.Coğrafî Keşifler, bütün insanlığı etkilemiştir. Bu yönüyle evrensel bir özelliğe sahiptir. Akdeniz Limanları, Coğrafî Keşifler sonucunda önemini kaybetti. Ancak 1869′da Süveyş Kanalı’nın Fransızlar tarafından açılmasıyla bu limanlar yeniden önem kazanmıştır.
Coğrafî Keşifler, Müslüman ülkeler açısından büyük zararlara neden olmuştur. İslam ülkeleri yoksullaşmış, Türkistan Hanlıkları giderek zayıflamış ve Ruslar karşısında gerilemiştir. Osmanlı İmparatorluğu, İpek ve Baharat Yollarına hakim olmasına rağmen yolların değişmesinden dolayı umduklarına ulaşamamıştır. Osmanlı İmparatorluğu, ticaret faaliyetlerini yeniden geliştirebilmek için Avrupalı devletlere kapitülasyonlar vermek zorunda kaldı.
Ayrıca Osmanlı topraklarında kervan yolları boyunca faaliyet gösteren halk ve zanaatkârlar işsiz kaldı. Bu durum, Osmanlı Devleti’nde ekonomik sıkıntılara ve Celali İsyanları’na zemin hazırlamıştır.