Avrupa tarihinin Gerilinçekten güçlü kişilerindendi. Fatih adıyla da bilinen I.William (1027-1087) İngiltere’nin ilk Normandiyalı kralıdır. Saltanatı, Anglo-Saksonlar’a karşı kazandığı zaferden sonra 1066’da başladı. Krallığı sırasında ülkenin merkezî idaresinde sıkı bir kontrol sağladı. William, Fransa’nın kuzeybatısındaki Normandiya bölgesinin Falaise şehrinde dünyaya geldi. Normandiya Dükü I. Robert’in oğluydu, Normandiya, sekiz yaşında ona babasından miras kaldı. Gençliği birçok ayaklanmayı bastırmaya çalışarak geçti.
William, ergenlik çağının ortalarında bulunduğu 1042 yılında şövalye ilan edildi. Bundan sonra siyasal olaylarda bizzat rol almaya başladı. Normandiya’nın feodal baronlarına karşı giriştiği uzun savaşlardan sonra, dükalığım sıkı denetim altına almayı başardı. (Bu arada; evlilik dışı dünyaya gelmiş olması belirgin bir siyasi engeldi ve muhalifleri kendisinden sık sık “piç” diye bahsederlerdi.) 1063’te komşu Maine vilayetini zapt etmeyi başardı ve 1064’te diğer komşusu Britanny’nin de hakimi olarak tanındı.
1047 yılında Caen yakınlarındaki Vallesdunes’de, efendisi Fransa kralı I. Henry’nin de yardımıyla büyük bir ayaklanmayı bastırdı. Bundan sonra William, Normandiya’yı demir bir yumrukla idare etti. William, 1066 yılı Noel’inde Westminster Manastın’nda kral olarak tacını giydi. Ona karşı gelenlerin topraklarını ellerinden aldı ve bu toprakları askerlik hizmeti karşılığında taraftarlarına dağıttı. 1086 yılında bütün toprak sahiplerine Kral’a bağlılık yemini ettirdi.
Normandiya kralları ve özellikle ilk Anjou´lu hükümdarlar Fransa´da geniş ve zengin toprakları olduğundan, Fransa´daki Capet Sülalesine bağımlıydılar. Küçük İngiltere Krallığı bir süre Avrupa´da Somme Vadisinden Pirene Dağlarına kadar uzanan büyük bir mülkün bir uzantısı gibi yaşadı. Avrupa ile ilişkiler İngiltere Krallığı ile Fransa Krallığını sonu gelmez savaşlara sürükledi. Bunların başlıcası 1337-1453 seneleri arasında süren Yüzyıl Savaşlarıdır.
Fethin Sonuçları
Bu fethin direkt sonucu İngiltere’deki Anglosakson aristokrasinin ortadan kaldırılmasıdır. Bu aristokrasinin ortadan kaldırılmasıyla Katolik Kilisesinin İngiltere üzerindeki etkisi de kaybolmuştur. William sistematik bir biçimde Anglosaksonların topraklarına el koymuştur. Anglosakson kişiler önemli konumlara getirilmemiştir. 1075 yılında tüm düklükler Normanların eline geçmiştir. 1096 yılında ise Anglosaksonların yönetiminde hiçbir rahiplik kalmamıştır.
Bu fetih sonrası çok sayıda Anglosakson İskoçya, İrlanda veya İskandinavya’ya kaçmak zorunda kalmıştır. Harold Godwinson’ın ailesi İrlanda’ya sığınmaya çalışmıştır. Bu göç hareketinin en büyüğü 1070li yıllarda Anglosaksonların 235 gemiyle Bizans İmparatorluğuna göç etmesidir. Bizans İmparatorluğu paralıaskere ihtiyaç duyduğu için Anglosaksonlar başta olmak üzere bu şekilde göç etmeye yer arayan halklar arasında popüler bir tercih haline gelmiştir. O zamana kadar İskandinav askerlerden oluşan Varangian birimi Norman fethinden sonra Anglosakson askerlerden oluşmaya başlamıştır. Bazı Anglosakson göçmenler Bizans’ın Karadeniz kıyısına yerleşip bu kıyılarda New London ve New York gibi şehirler kurmuşlardır.
Fethin en önemli etkilerinden birisi Anglo-Norman adı verilen yeni bir dilin ortaya çıkmasına sebebiyet vermesidir. Çok sayıda Fransızca kelime İngiliz diline bu dönemde girmiş, Eski İngilizce kelimeler birer birer silinmiştir. Anglosakson isimler yerine Fransız isimler kullanılmaya başlanmıştır. Aethelred gibi isimler yerini William, Robert gibi isimlere bırakmıştır. William başta olmak üzere Norman hükümdarlar hiçbir şekilde Anglosakson dilini öğrenmekle uğraşmamış ve asil sınıfı yerlilerin dilini uzun seneler anlamamıştır.