Moğollar doğal olarak göçebeydiler bu nedenle liderleri ve onların komutanları arasındaki iletişim sistemi hem çok önemli hem de çok zordu. Moğollar, ger adı verilen çadırlarda yaşar, bu da Moğolca ev anlamına gelir. Günümüzde başkenti Ulanbatur olan Moğolistan, bundan 8 asır önce büyük bir istilanın başlangıç noktasıdır. Moğol kelimesi millet ismi olarak ise ilk kez Göktürkler devrinde 7. yüzyılın sonlarında Çin’e ait Tang yıllıklarında geçmektedir.
Moğollar, Asya’nın düz, çimenli steplerinde yaşar; koyun, keçi ve inekten oluşan sürüleriyle dolaşırlardı. Yurt adını verdikleri çadıra benzeyen keçe evlerini yanlarında taşırlardı. Günümüzün Moğol çobanları yurtları, hayvanlan ve çayırları arasında geçen hayatlarıyla atalarının yaşama biçimini sürdürmektedir.
Moğol İmparatorluğu, tarihin en büyük kara imparatorluğuydu. Toprakları Doğu Asya’daki Sarı Deniz’den Doğu Avrupa’nın sınırlarına uzanmaktaydı. Daha sonraları Tatarlar olarak bilinmeye başlanan Moğollar, tarihin en acımasız fatihleriydi.
Başlangıçta Moğollar, Moğolistan’da, Mançurya ve Sibirya’daki düzensiz göçebe kabilelerden oluşmaktaydı. Midilli, koyun, deve, öküz ve keçi yetiştirir ve genelde et ve sütle beslenirlerdi. Her Moğol erkeği bir savaşçıydı, ata binmesini, ustalıkla ok ve yay kullanmasını bilirdi.
KISA BİLGİ
Sıkı disiplinleri, çevik atları ve hızlı ok atma becerileriyle Moğol savaşçılar düşmanlarına dehşet salarlardı.