Sıcak yüz göstermek : Birini, yakınlık göstererek hoş karşılamak, yakınlık göstermek.
Sıçan düşse başı delinir (yarılır) : Evde yiyecek, içecek hiçbir şey bulunmadığını belirtmek için kullanılır.
Sıçan olmadan çuval delmek : Yetersiz bilgilerle büyük işler yapmaya kalkışmak.
Sıdkı sıyrılmak : Birinden soğumak, tiksinmek, bağlılık duygusunu yitirmek.
Sıfırdan başlamak : En baştan, hiçbir şeye sahip olmadan bir işe girişmek.
Sıfırı tüketmek : 1. Gücü tükenmek. 2. Yoksul duruma gelmek, iflas etmek. 3. Ölmek.
Sıkboğaz etmek : Birine, bir şey yaptırmak için baskıda bulunmak.
Sıkı fıkı : Birbirine çok yakın, birbirine bağlı, çok samimi kişiler.
Sıkıntı basmak : İçinden çıkamadığı sorunlar olduğu için gerilimli olmak, bunalmak.
Sıkıntı çekmek (sıkıntıda olmak) : 1. Maddi açıdan zor durumda olmak. 2. Güçlüklere göğüs germek. 3. Ruh tedirginliği içinde olmak.
Sıkıntıya gelememek : Zorluklara karşı koyamamak, sıkıcı ve üzücü işlerden uzak durmak.
Sınır dışı etmek : Bir kişi bulunduğu ülkeden kovmak, başka ülkeye göndermek.
Sır küpü : Bildiği sırları kimseye söylemeyen kimse.
Sır olmak : Olmadık şekilde, akıl almaz bir şekilde kaybolmak.
Sırası gelmek : 1. Bir şeyin, bir olayın uygun zamanı gelmek. 2. Bir kişiden sonra sıranın kendisine veya diğerine gelmek.
Sırra kadem basmak : Bir kimse ortalıkta görünmemek, ortadan yok olmak, saklanmak.
Sırt çevirmek : 1. Birine önem vermeme, iyi davranmamak. 2. Bir şeye önem vermemek, onu kabul etmemek.
Sırtı kaşınmak : Azarlanmaya ya da dayak yemeyi hak edecek davranışlarda bulunmak.
Sırtı pek : 1. Varlıklı. 2. Güçlü. 3. Kalın giyinmiş.
Sırtı yufka : 1. Etkili, güçlü, makam sahibi dayanağı olmayan kimse. 2. Elbisesi eski ve ince, üşüyecek durumda olan.