Tepesine (başına) binmek : Kendisinden zayıfları ezmek, zorbalık etmek.
Tepesine çıkmak : Şımarıklık yaparak istediğini yaptırmaya çalışmak.
Tepesinin tasını attırmak : Kızdırmak, öfkelendirmek.
Ter basmak : Sıkıntıdan ter içinde kalmak.
Teraziye vurmak : Düşünüp taşınıp değerlendirmek, karşılaştırmak.
Terbiyesini bozmak : Terbiyesizce hareket etmek.
Tereciye tere satmak : Birine, çok iyi bildiği bir şeyi öğretmeye kalkmak.
Tereyağından kıl çeker gibi : Kolaylıkla, kimseyi incitmeden, kimseye zarar vermeden.
Ters düşmek : Aykırı bulunmak, bir konuda uyuşmamak, farklı düşünmek.
Ters tarafından (tersinden) kalkmak : Aksiliği, huysuzluğu üzerinde olmak.
Ters yüz etmek : 1. Bir süre kullanılmış bir giysinin altını üstüne ya da içini dışına çevirmek. 2. İşleri bozmak.
Tersi dönmek : Aklı karışmak, bulunduğu yeri ve gideceği yönü şaşırmak.
Topun ağzında bulunmak (olmak) : 1. İlk önce saldırıya uğrayacak yer veya kişi olmak. 2. Tehlikeye yakın yerde olmak.
Torpil geçmek : Birisine ayrıcalıklı davranmak.
Toslamak : 1. Vurmak, çarpmak. 2. Vermek, ödemek.
Tosya’ya pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak : Çok şey beklerken, elindekinden olmak.
Toz etmek : 1. Ortadan kaldırmak, yok etmek. 2. Harap etmek.
Toz kondurmamak : Bir kimsede ya da bir şeyde kusur kabul etmemek, onun hatalı ya da kusurlu olabileceğini kesinlikle kabul etmemek.
Toz olmak : Ortadan kaybolmak, ortada görünmemek.
Toz pembe görmek : Karşılaşılan üzücü durumlarda bile iyimser olmak, her şeyi güzel ve iyi olarak görmek.
Tozu dumana katmak : 1. Araçla hızlı geçerek yolu toz içinde bırakmak. 2. Ortalığı karıştırmak.
Tozutmak : 1. Aklını kaybetmek, delirmek. 2. Saçmalamak, anormal davranışlarda bulunmak.
Tövbe istiğfar etmek : Kişi, yaptığı bir suçtan, işlediği bir günahtan dolayı Allah’tan af dilemesi. Allah’a yalvarmak.
Tövbeler olsun (tövbesi) : Yapılan bir işten duyulan pişmanlığı anlatır.
Trene bakar gibi bakmak : Boş boş, aptalca bakmak.