17. yüzyılda, Fransa Kralı XIV. Louis, gücü ve zenginliğiyle ünlüydü. Onun adına, Paris’in dışında Versay’da inşa edilen saray, kıtadaki diğer saraylar için bir örnek hâline geldi. Bu sarayın yapımı kırk yedi yıl sürdü ve saray, aşırı ihtişamıyla ünlüydü. Tavandan büyük kristal avizeler sarkıyordu ve ışıkları, altın kaplı aynalardan yansıyordu. Duvarlar, zarif goblenler ve resimlerle kaplıydı. Sarayın ana giriş kapısında büyük bir güneş amblemi vardı. Bu amblem Louis’yi, “Güneş Kralı” olarak resmetmekteydi.
Sarayın ilginç bir özelliği olarak yapımında tuvalet veya banyo düşünülmemiştir. Bunun nedeni o zamanki asillik anlayışında, asillerin istediği yerde gereksinimini giderebileceğidir. Bu nedenle Avrupa’da yaygın olarak Versailles sarayının kokusunun “Avrupa’daki tüm saraylardan eşsiz” (Memoirs: Duc de Saint-Simon) olduğu söylenirdi.
1768 yılına kadar da sarayda işleyen tuvalet yoktu. 1789 yılında Fransız Devrimi’nden sonra tüm sarayda yalnızca 9 tane tuvalet vardı ve bunlar yalnızca kral ve yakın aile üyelerine aitti. Sarayın geri kalan çalışanları lazımlık kullanırdı ve bu kokular daire ve genel atmosfer ile çalışanların giysilerini tümüyle sarardı. Yasaklanmış olmasına rağmen lazımlıklar genellikle çalışanlarca oda pencerelerinden dışarı boşaltılırdı.