Aile içi kavgalar nasıl önlenir? Ev içinde bir tartışma olduğunda veya geçimsizlik olduğunda nasıl bir yol izlenmelidir? Her karı koca arasında bazen tartışmalar olabilir. Kimse dört dörtlük değildir. Ama önemli olan o tartışmayı daha büyük olaylara götürmemek lazımdır. Aile içerisinde yaşanan ve en çok tartışma sebebi olan nedenlerin başında gelen tanı koyma ve olayları yorumlama durumu aile bireylerinin birbirleri ile iletişimlerinin sonlanmasına neden olan en önemli etkenlerin başında yer almaktadır. Hayalperest olmamak lazımdır. Sen hanımınla, hanımın da yer yer seninle zıt düşebilir, farklı anlayış ve düşüncede olabilirsiniz. Bunlar geçimsizlik sebebi olamaz. Büyütülüp de huzursuzluk icabı sayılamaz.
Hiçbir evlilik, ‘aile içi şiddet’ konusuna malzeme olma niyetiyle başlamaz. Aksine, kadın ve erkek hayatında belki de en tozpembe hayallerini evlilik üzerine inşa eder:
Zaman zaman hanımıyla zıtlaşmalar, ters düşmeler oluyormuş. Bu yüzden huzuru kaçık, rahatı uçukmuş. Karı koca arasında herhangi bir taraf sürekli nasihatçi, diğer tarafta sürekli dinleyen pozisyonunda olmamalı. Her iki taraf da birbirlerinin nasihat ve öğütlerine açık olmalıdırlar. Aile bireyleri birbirlerine karşı hatayı büyültüp meziyeti küçülten dürbünler kullanmamalıdırlar. Ben bunlara ‘şeytan dürbünleri’ adını veriyorum.
Basit de olsa bu kadarcık bir zıtlaşma bile bu işin sonunun gelmeyeceği kanaatine götürüyormuş kendisini. Sorusunda:
– Ne diyorsunuz bu zıtlaşmamıza? Bu hayat yürümez mi, işi bitirmeye yönelmeli miyim? diye de ilave ediyor.
Ben böyle kimselere biraz da ibretle, hayretle bakıyor, henüz hayatı bilmeyen acemiler olarak nazar ediyorum.
Sen tanımadığın birinin evinde dünyaya gelip büyümüş biriyle müşterek bir hayat yaşamaya başlayacaksın. Sonra da tümüyle aynılık bekleyecek, basit de olsa bir zıtlaşma ve ters düşmeyi, normal kabul etmeyeceksin, olur mu böyle hayali bir evlilik, böyle anlayış? Böyle insan tipi?..
Hangi babanın öz evlatları arasında görülmüş biribiriyle tamı tamına aynı olmak, farklı, düşünce ve tavırların sahibi olmamak. Var mı böyle öz kardeşlerin arasında tıpkılık, aynılık, farksızlık? Kardeşler arasında bile farklılık mevcut değil mi? Aynı babanın, ananın çocukları arasında bulunan farklılık, başka ana babanın çocukları arasında neden bulunmasın? Bulununca neden bir geçimsizlik sebebi olarak görülüp kötülük işareti şeklinde değerlendirilsin?
Karı koca demek iki tane ağaçtan yapılmış manken insan gibi birbirinden farksız olmak demek değildir.
Mesele, temel, mefhumlarda ayrı olmamak, İslâm’ın esas konularında zıt düşmemektedir. Bunlarda bile farklılık olsa işi zamana bırakıp, düzeltmeye yönelmek gerekir.
İnsanın kalbini, gönlünü gerçeğe çevirme selahiyeti yalnız kendi elinde olan Allah’a havale etmelidir.
Rabbimiz Rasulü’ne bile:
– Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin. Ancak Allah’tır istediğini hidayete erdiren, gerçeğe döndüren, buyurmuştur.
Sözün burasında insanlığa örnek aile hayatı yaşamış olan Efendimiz (sav)’den bir misal arz edeyim de görün aile içinde ne gibi olaylar olabilir, ne türlü de düzeltme yoluna gidilir.
Olayı Buhari’den özetleyeceğim:
Efendimiz Hazretleri kızı Fatıma’mn evine girdiğinde damadı Ali’nin bulunmadığını görünce soruyor. Cevap:
– Ali ile bir konuda biraz tartıştık. O da küsüp gitti, nerede olduğunu bilemiyorum.
Efendimiz (sav) üzülerek yanında bulunan Sehl bin Sad ’a emir verir:
– Git Ali’yi bul. Nerede olduğunu bana bildir.
Az sonra gelen Sehl bin Sad:
– Ya Rasülullah, Ali mescitte toprak üzerine uzanmış uyuyor, der.
Efendimiz (sav) hemen mescide gider, uzanmış halde toz toprağa bulanmış vaziyette görünen Hz. Ali’ye şöyle seslenir:
– Kalk ya Eba Türab! Bu sesleniş üzerine uyanıp baktığında başı ucunda Rasûlullah’ı (sav) gören Hz. Ali, hemen fırlayıp ayağa kalkar. Efendimiz (sav) şefkatle elinden tutar, evine getirir ve birlikte otururlar. Şuradan buradan sohbetle arayı bulup küslüğü giderir, tam bir sevgi saygı ortamı meydana getirdikten sonra kalkıp gider.
Bu sırada Rasûlullah’ın mübarek yüzündeki sevinci gören sahabi sorar:
– Ya Rasûlallah, sizi çok sevinçli görmekteyiz.
Şöyle cevap verir:
– Nasıl sevinmeyeyim? Çok sevdiğim iki kişinin arasını bulmaya muvaffak oldum. Bu sevinilecek bir olay.
Hanımlarla beylere bu olay bir şeyler fısıldamış olmalı, benim bir şey ilave etmeme ihtiyaç duyulmamalıdır.
Zira Hazret-i Ali ile Hazret-i Fatıma da aile içi nazlanmalara maruz kalabiliyor: ama işi uzatmayıp düzeltmeye yöneliyorlar. Bize ne oluyor sanki? Yoksa (haşa!) biz onlardan da mı ileriyiz? Haşa! diyorsunuz değil mi? Öyle ise uzatmayın şu zıtlaşma ve tartışmayı. Şayet, Hz. Âli ve Hz. Fatımadan da ileri değilseniz tabi!..