Bir kimsenin yanında yirmi miskâl altın bulunsa zekâtını kâğıt paradan verebilir mi?
Kâğıt para sistemine geçilmeden önce altın ve gümüş asırlarca para birimi olarak kullanıldı. Sonrasında ise bu iki değerin yerini ülkeden ülkeye şekil ve biçim bakımından değişiklik arz eden kâğıt paralar aldı.
Hanefî mezhebine göre zekât, malın cinsinden verilebileceği gibi bedeli de verilebildiğinden, kâğıt para, altının zekâtı yerine geçer. Fakat Şâfiî mezhebine göre altın, gümüş yerine veya gümüş altın yerine verilmediği gibi kâğıt para da altın veya gümüşün yerine verilmez (46). Şâfiî olan kimseler buna çok dikkat etmelidir.
(46) Buğyetu’l-Müsterşidin, s. 100
Günümüzde mübadele aracı olarak kullanılan para, kâğıt paradır. Para, eşyanın bedeli olarak kullanılmakta, alım satım onunla yapılmakta, işçi ücretleri, memur maaşları vs. onunla verilmekte ve zenginlik ölçüsü kabul edilmektedir. Dolayısıyla kâğıt para, altın ve gümüşün mübadele vasıtası olarak yapmış olduğugörevi yüklenmiştir. Bu itibarla, altın ve gümüşün zekâtının verilmesi gerektiği gibi kâğıt paranın da zekâtı verilmelidir (Cezîrî, el-Mezâhibü’l-erbe‘a, I, 546; Zühaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, II, 772).
Kâğıt paraların ticaret borsasında gittikçe yayılmasıyla birlikte İslam âlimleri, altın ve gümüş dışında kullanılan banknotların alışverişlerde geçerli olabileceği hususunda görüş beyan ettiler. Bununla birlikte her ne kadar bazı âlimlerin altın ve gümüş dışındaki madenlerin ve kâğıtların para olarak geçerli sayılmayacağı görüşü bulunsa da içerisinde bulunduğumuz bu asırda böyle bir görüşün geçerliliği oldukça zor bir durumdur. Zira islam dini her ne kadar ticarette esas olarak yüzyıllarca devam eden bu iki değerli madeni esas almışsa da bunun dışındaki para birimlerinin kullanılmasını haram kılan her hangi bir nass bulunmamaktadır.
Dolayısıyla altın ve gümüşün yerini tutan kağıt paraların zekatı, asılları gibi vaciptir. Altın veya gümüşten herhangi birinin nisabına ulaştığı taktirde 40/1 oranında zekatının çıkarılması gerekir.