İhyâ, tarlanın çevresine duvar çekip içindeki taşlan atmak ve sürmek gibi şeylerle olur.
Mevât arazinin etrafını taş, diken, ağaç dalları vb. ile çevirmek, otlarını yakmak, dikenlerini kazımak, suya ulaşmayan kuyu kazmak gibi işlemler arazinin mülkiyetini kazandıracak bir ihyâ faaliyeti olarak nitelenmemiş, ancak “ihticâr” veya “tahcîr” adı verilen bu gibi faaliyetlerin arazi üzerinde üç yıl süre ile başkalarından önce ihyâ etme hakkını kazandıracağı düşünülmüştür.
Tahcîr edilen arazi üç yıl içinde ihyâ edilmezse kamu yararına devlet onu başkalarına iktâ edebilir (Mecelle, md. 1279). Mülkiyetin kazanılabilmesi için arazinin ihyâ olarak nitelenebilecek şekilde ziraata elverişli ve yararlanılabilir hale getirilmesi gerekmekte ve bu işlem bir bakıma menkul eşyadaki ihrâz usullerinin dengi bir hukukî değer taşımaktadır. Madenlerin işletilmesi konusu bir ihyâ faaliyeti olarak kabul edilebilirse de bazı yönleriyle “ihyâü’l-mevât”tan ayrılır.