İman bir nurdur; göz nuru insanı madde âlemiyle buluşturduğu gibi, iman nuru da insan kalbini iman hakikatlerine muhatap kılar. Kör bir insan, göz nurundan mahrumdur; eşyaya bakar ama bir şey göremez. İmansız bir insan da küfür karanlığındadır, kâinatı seyreder ama onun yaratıcısını bilemez.
Görme ve bilme hem nur, hem kuvvet oldukları gibi, iman da eşsiz bir nurdur ve en büyük bir kuvvettir. Kulak ve gözler insanın en önemli organlarıdır. Bunları gerektiği şekilde kullanmak lâzımdır, aksi halde, mesüliyeti mucibtir.
Aklın nurlanması, kainata ve kainattaki hadiselere Kur’an’ın nazarı ve vechesi ile bakmaktır. Mesela akıl, ölümü düşünürken, ölümün bir hiçlik ve yokluk olmadığını, ebedi hayatın bir başlangıcı olduğunu kati delillerle Kur’an’dan aldığı feyiz ile Risale-i Nur akla gösteriyor. Bunu bir akıl nurlanması olarak anlayabiliriz.
TÜRKÇE OKUNUŞU : (Allahumme mettiğnî bi sem’i ve basarî vec ‘alhümâ el vârise minnî vensurnî alâ men zalemenî ve huz minhu bi şe’rî.)
ANAMI : ”Allah’ım, kulak ve gözlerime kuvvet ver, onları bana varis kıl (bağlı kıl), bana haksızlık edene karşı yardım et ve intikamımı ondan al. ”