İslâm’da aile fertleri arasında mal birliği değil, mal ayrılığı esası vardır. Bir aile içinde karı, koca ve çocuklardan her birinin malı kendisine aittir. Bu itibarla aile fertlerinden karı, koca ve yetişkin aklı başında çocuklardan kimin borcu ve aslî ihtiyaçları dışında 80,18 gr. altını veya bu miktar altın değerinde parası veya kullanmadığı fazla malı ve eşyası varsa o kimse zengin sayılır. Bu miktar fazla mal varlığı olmayan kimse ise, dinen fakir sayılır.
Anne ve babaları zengin de olsa ergenlik çağındaki fakir öğrencilere, zekât verilebilir.
Buluğ çağına gelmiş malı ve mülkü bulunmayan büyük çocukları babalarının serveti ile zengin sayılamayacaklarından kendilerine zekat verilebilir ve onlar da alabilirler.
Baliğ olmayan bir kimse, muhtaç olduğu takdirde kendisine zekât verilir. Mümeyyiz olduğu takdirde Hanefî mezhebine göre bizzat kabzedebilir. Mümeyyiz olmazsa velisi kendisi için kabzeder (16).
Şâfiî mezhebine göre mümeyyiz de olsa mutlaka velisi tarafından kabzedilmesi gerekir. Binâenaleyh muhtaç olup bâliğ olmayan bir talebe Hanefî mezhebine göre zekât alıp kabzedebilir.
(16) el-Fetavâ el-Hindiye, c. 1, s. 190