Bir çok bayan bu gibi soruları merak ederek kalplerini tam olarak mutmain etmek için araştırırlar. Şimdi öncelikle hangi oruçlarda nihahlı olan bayan oruç tutamaz? Yada bir kadın eşinden izin almadan hangi oruçları tutabilir. İslam dini, kadınla erkeğin arasındaki karşılıklı hak ve vazifelerini en kamil bir usulde tanzim etmiş bulunmaktadır.
Kocadan izinsiz oruc tutmak
Bir kadının kocasının izni olmaksızın nafile oruç tutması nedir?
Bir kadın için kocasının izni olmaksızın nafile oruç tutması mekruhtur. Kocası bu orucu bozdurabilir. Kadın da daha sonra kocası izin verince bu orucu kaza eder. Bir kadının kocasına hizmeti nafile ibadetlerden önde gelir. Kadının kocasından izinsiz nafile oruç tutması tahrîmen mekruhtur. Çünkü kadının aile yuvası içinde yerine getirmesi gereken görevler vardır.
Farz olmayan oruca kocası yanında olduğu zaman onun izni olmadan nâfile oruç tutamaz. Çünkü Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, bir kadının, kocası yanında olduğu zaman Ramazan orucunun dışında oruç tutmasını yasaklamıştır.
Buradaki oruç kesinlikle ramazan orucu değildir. Zira ramazan orucu farzdır. Bir farz için insandan izin alınmaz. Yasaklasa bile yasağının değeri olmaz. Maksat, nafile olarak tutulan oruçlardır.
Yalnız Bir kadının, Ramazan ayında tutamadığı günlerin kazasını, kocasının bilgisi olmasa bile, tutması gerekir. Allah hakkının söz konusu olduğu yerde kul hakkından bahsedilemez. Bu açıdan her ne kadar karı-kocanın birbirleri üzerinde belli hakları bulunsa da bu hiçbir zaman farz ibadetleri yapmaya engel değildir. Zirâ kadının, farz orucun kazası için kocasından izin alması şart değildir. Ramazan orucu veya nezir orucunda kadının bunları tutması vacibdîr.İzin istemesine gerek yoktur.
Asr-ı saadette cereyan eden bir vak’ayı buraya almak suretiyle mevzuumuza renk ve açıklık kazandırmak isteriz. Ashabtan. Ebu Said (r.a.) ten naklolunmuştur: Biz Allah Resulü’nün huzurunda bulunuyorduk. Bir kadın geldi ve şöyle konuştu:
– “Kocam Safvan bin Muattal, namaz kıldığım zaman beni dövüyor; oruç tuttuğum vakit, orucumu bozduruyor; kendisi de sabah namazını güneş doğasıya kadar kılmıyor”
Kadının kocası Safvan, Peygamber (s.a.v.) in huzurunda bulunuyordu. Resul-i Ekrem (s.a.v.), kadının söylediklerinden ona sordu. O:
– “Ey Allah’ın Resulü, “Namaz kıldığım zaman beni dövüyor” demesi şöyle: Namazda uzun iki sure okuyor. Ben onun namazı kılmasını değil, uzun süre okumasını istemiyorum dedi.”
Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v.):
– Bir sure insanların okumasına yeterli olurdu” buyurdu.
Adam:
“Oruç tuttuğum vakit, orucumu bozduruyor meselesi şöyle: Nafile oruç tutma hevesi peşinde gidiyor. Ben ise genç bir adamım, gündüz cima etmemeye sabredemiyorum” dedi.
Resul-i Ekrem:
– “Kadın, ancak kocasının izniyle nafile oruç tutabilir” buyurdu.
Adam:
“Benim güneş doğasıya kadar sabah namazını kılmadığım iddiasına gelince; Biz, ev halkı olarak başımızda ağırlık (uykudan baş kaldıramama hastalığı) bulunan bir topluluğuz. Ancak güneş doğduktan sonra uyanabiliyoruz” dedi.
Resul-i Ekrem:
– “Uyandığın vakit hemen kılıver” buyurdu
(Mişkat s. 282).