Halk arasında fitre denilen sadaka-i fıtır, Ramazan ayının sonuna yetişen ve aslî ihtiyaçlarından başka en az nisap miktarı mala sâhip bulunan her Müslüman’ın vermesi vâcip olan mali bir ibadettir.
Bir kimse kendi eşinin ve akıl baliğ olan çocuklarının sadaka-i fıtırını vermekle mükellef değildir. Kendilerinin vermesi gerekir, ancak onların izinleri ile verebilir.
Bayram günü ve gecesi, kendisinin ve ailesinin ihtiyacından fazla varlığa sahip olan herkesin sadaka-ı fıtır vermesi vaciptir. Aile reisinin, kendisi ve nafakasını karşılamakla yükümlü olduğu kimselerin sadak-ı fitrelerini çıkarması vaciptir. Bunlar, hanımı, annesi, babası, çocukları, yeme ve içmesini üzerine aldığı hizmetçisidir. Yalnız anne ve babası ile büyük çocuklarının fitrelerini çıkarmasının vacip oluşu için onların fakir olması lazımdır.
(İmam Şafiî’ye göre, zevcenin fitre sadakası, kendisi zengin olsa bile, kocasına aittir. Kendilerine ücret tayin edilmeyen hizmetçiler hakkında da hüküm böyledir.)
Sadaka-ı fıtır, Cenab-ı Hakk’ın kişiye ve velayeti altındaki kimselere lütfettiği hayat ve vücut nimetine karşı bir şükran olmak üzere dindeki yerini almış bir ibadettir.
Peygamberimiz (s.a.v.), “Sadaka-ı fıtır, oruçlu için faydasız, çirkin ve fena sözlerden temizliktir.” (Et-Terğih Vet-tcrhih, 21274.) buyurarak önemini bildirmiştir.
Fıtır sadakası, Ramazan bayramının birinci günü fecrin doğuşundan itibaren yani sabah vaktinin girmesi ile vacip olursa da bundan birkaç gün, hatta bir kaç ay veya sene önce de verilebilir. Erken verilmesi daha iyidir. Böylece fakirler, bununla bayram namazına çıkmadan evvel noksanlarını tedarik etmiş, ihtiyaçlarını karşılamış olurlar.