Bir mazlûm, hakkını müdafaa edip durumu açıklamak için avukat tutabilir mi?
Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tâğut’a inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, Tâğut’un önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Halbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor.” (Nisa, 60)
Eğer mesele mahkemelere müracaat etmeden sadece avukat tutma, onunla alacağını tahsil etme meselesiyle İslam’a aykırı davranmadığı sürece avukattan faydalanabilirsin. Allah-u Teâlâ en doğru olanı bilendir.
Bir kimse bilgisi az, müdafaa etmekten âciz olursa mağdur olmaması için bir avukat tutmasmda dinen bir sakınca yoktur (39). Kendisi mes’ûl olmadığı gibi avukatın ücret alması da haram değildir. Ancak açtığı davada haksız ise böyle bir davâ açmak haram olduğu gibi avukat tutmak da haramdır. Avukat da durumu biliyorsa müdafaa yapması haramdır. Ücret alması da caiz değildir, büyük bir vebaldir. Çünkü hakkı batılın, batılı hakkın yerine koymaya çalışmış olur.
Avukat tutmak noktasında bilinmesi gerekli olan ikinci temel şey, mahkemede kişinin kendisinden haber vermesinin hükmüdür.
Defaatle söylediğimiz üzere tâğûta muhâkeme olmanın küfür olması, ondan hüküm istemekle gerçekleşir. Bu sebeble kişinin mahkemede yahut başka bir yerde kendinden haber vermesi küfür değildir. Küfür olan ondan hüküm istemesi, ona muhâkeme olmasıdır. Misâl olarak kişinin: “Ben Müslümanım. İslâm’da haksız yere cana kıymak haramdır ve ben de katil değilim; sözü geçen adamı da ben öldürmedim” yahut: “Ben de hırsız değilim. İslâm hırsızlığı zaten yasaklamıştır. Sözü geçen şeyi de ben çalmadım” demesi kendisinden haber vermesidir. Hakkın ortaya çıkması için hüküm istemeden kendisine ait bazı zarûrî şeylerden bahsetmesidir. Bu, asla tâğûttan hüküm istemek, ona muhâkeme olmak değildir.
Bir kimse bir oda veya dükkânda mal sahibinin gönlü olmadan düşük bir ücretle oturuyor. Meselâ dükkânın aylığı normal olarak onbeş bin lira olması icab ederken kiracı sadece yedibin veya onbin lira gibi düşük bir ücret veriyor, malsahibi de ses çıkaramıyor. Bu durum dinen nasıldır?
Bey’de (alış-verişte) gabni fahiş haram olduğu gibi kirada da gabn-i fâhiş haramdır. Ne fazla alınmalı, ne eksik verilmelidir. Hak ne ise onu vermek icap eder. Böyle bir haksızlık olursa da methalle halkıyla hükümetin müdahale etmesi ve haksızlığı önlemesi gerekir. Hatta geçmiş ay veya senelerin hakkı da alınacaktır
Ancak mal sahibi kiracıya iyilik yapmak gayesiyle az ücret alırsa kiracı mes’ul değildir. Mal sahibi de tasadduk ve ihsan ettiği için sevaba nâil olmuş olur.
Dipnot
(39) al-Envâr c. 1, s. 403