Fıkıh kitaplarının kaydettiklerine göre malın dört çeşidi vardır.
1— Altın ve gümüşden mamul olan dinar ve dirhemdir. Bunlar sadece para olarak kabul edilir. Ne ile tekabül edilirse edilsin durum değişmez. Her zaman semendir.
2— elbise, hayvan gibi mütekavvim olan şeyler. Bunlar da müs-men -satılık mal- dır.
3— Bir yönden para, bir yönden de müsmen -mal-dır. Ancak paraya tekabül edilirse mutlaka satılıktır -müsmendir-. Bunlar, buğday ve arpa gibi eczaları birbirine mümasil -denk- olan şeylerdir.
4— Aslında semen olmadığı halde devlet veya halk kendisine değer verdiği için semen olarak kabul edilir. Değeri itibaridir. Fülus ve kâğıt para gibi (101).
Bu hususta Şafiî ile Hanbelî mezhebleri arasında fark yoktur. Ancak fülus ve kâğıt para revaçta olup semen olarak kabul edilirse tam altın ve gümüş gibi itibar edilecek mi edilmeyecek mi? Bu hususta ihtilâf vardır. Hanefî mezhebinde İmâm Muhammed’e göre fülus ve kâğıt para revaçta olursa gümüş ve altından farkı yoktur. Onların hakkında cari olan ahkâm fülus ve kâğıt parada da câridir. Bazı ulemâya göre fülus ve kâğıt para altın ve gümüş gibi değildir. Bunun için altını kâğıt para ile vade ile satmak caizdir (102).
Şâfiî mezhebinde ise cümhûr-i ulemaya göre fülus ve kâğıt para semen de olsa altın ve gümüş hükmünde değildir. Hükümleri ayrı ayrıdır. Altın ve gümüşte riba cari olduğu halde fülus ve kâğıt parada carî değildir (103).
Yalnız, Mahalli İbn el-Mukrî, fülus ve kâğıt paranın altın ve gümüş gibi olduğunu ifade ediyorlar (104). Hülâsa hem Şâfiî hem Hanefî mezhebine mensup ulemanın birçoklarına göre kâğıt para, altın ve gümüş cinsinden olmadığı için altın veya gümüş ile tekabül edilirse peşin olarak onunla alış veriş yapmak caiz olduğu gibi vade ile de alış verişi yapmak caizdir. Meselâ bir kimse on altım bir ay vade ile elli bin liraya satarsa bunlara göre caizdir. Ancak altın ve gümüşü şu kadar faiz karşılığında ödünç olarak vermek dinen haram olduğu gibi kâğıt parayı da faiz karşılığında vermek haramdır. Bu hususta fark yoktur.
Dipnotlar
(101) İbnAbidin, c. 1, s. 244
(102) İbnAbidin, c. 4, s. 184
(103) Muğni’l-Muhtac, c. 2, s. 25
(104) Muğni’l-Muhtâc, c. 2, s. 18