Bugünkü adıyla büyü, geçmişteki adıyla sihir, tarihin derinliklerinden gelen söylentileriyle bazı kesimlerde halen baskısını sürdürmektedir. Öncelikle şunu söylemek lazımdır. Sihir, büyü, yapmak kesinlikle haramdır. İslam dini, büyük günahlar arasında saydığı sihri şiddetle yasaklamış, Kur’an-ı Kerim’de sihir yapanların ahiretten nasibi olmadığı ve bunu yapanların şerrinden Allah’a sığınılması gerektiği vurgulanmıştır
Sihir vâsıtasiyle her dilediğini yapacağma inanan, kâfir olur. Sihirin tesirine i-nanmayan da kâfir olur. Sihrin, diğer ilaçlar gibi, Allahü Teâlâ dilerse tesir edebileceğine inanmalıdır. Sihire ve büyüye karşı en etkili çözüm, Allah’a sığınmak ve ona güvenmektir. Hz. Peygamber (s.a.s.), her şeyin şerrinden Allah’a sığınarak sürekli Felâk ve Nâs sûreleri ile Âyete’l-kürsî’yi okumuştur (Buhârî, Vekâle, 10; Fezâilü’l-Kur’an, 10; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’an, 3). Ayrıca o, torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’i (r.a.) nazar, büyü ve benzeri olumsuzluklardan korumak için şu duayı okumuştur:
أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللَّهِ التَّامَّةِ مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ وَهَامَّةٍ ، وَمِنْ كُلِّ عَيْنٍ لاَمَّة
“Her türlü şeytan ve zehirli hayvanlardan ve bütün kem gözlerden Allah’ın eksiksiz kelimelerine sığınırım.” (Buhârî, Ehâdîsu’l-enbiyâ, 10; bkz: İbn Mâce, Tıb, 36).
Bununla beraber sihir ve büyü yapanlar, Allah’ın izni olmadıkça kimseye bir zarar veremez. Çünkü gerçek tesir ne sihirde ne sihirbazda ne tabiatta ne ruhta ne yerde ne gökte ne şeytanda ne de melektedir. Hakiki müessir, ancak ve ancak Allah’tır. Fayda ve zarar denilen şey de ancak O’nun izni ile meydana gelir. O hâlde, her şeyden önce Allah’tan korkmalı ve Allah’a sığınmalıdır ve bunlara karşı koymak için de Allah’ın kitabına sarılmalıdır.
Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Müslüman büyü yapmaz. Allah saklasın, îmânı gittikten sonra büyü tesir eder.” “ Falcıya, büyücüye, kâhine giderek, onların söylediklerine inanan, Kur’ân-ı Kerîme inanmamış olur.”
Hayırlı iş yapmak için de haram işlemek (büyü çözmek için büyü yapmak) câiz değildir. Büyüden kurtulmak için, diğer hastalıklarda olduğu gibi sebeblere yapışmak lâzımdır.
Bunun yanında büyüye maruz kalan kimsenin, şifayı Allah’tan umarak güvendiği insanlara müracaatla kendisine Kur’an okutması ve dua ettirmesinde bir sakınca yoktur. Din İşleri Yüksek Kurulu 28 Eylül 1979 tarih ve 1883 sayılı kararında, Cenab-ı Hak’tan şifa umarak hastalara Kur’an-ı Kerim ve şifa ile ilgili dualar okumanın câiz, halkı kandırmak ve gaipten haber vermek amacıyla üfürükçülük yapmanın ise dinen yasak olduğunu belirtmiştir.
Kısacası, günlük hayatımızda dua ve ibadetlerimize dikkat eder, dualarla Allah’a sığınır ve gerektiği gibi yakın olursak, O’nun himayesine girer, büyüden ve büyüyü uygulayabilecek büyücülerden, habis ruhlardan korunmuş oluruz.