Borcun veya ticari karşılıkların sağlamlaştırılması açısından çeklerle muamelede bulunmak günümüzde gittikçe yaygınlaşmış ve ticari hayatın olmazsa olmazlarından olmuştur. Zira, günümüzde çek ve senet kaydi para olarak kabul edilmektedir. İşte bu çeşit durumlar karşısında, imanlı hayatına zarar gelmemesi için mü’minin uyanık ve akıllı davranması gerekir.
Çek ve senet kırdırma, günü gelmeden önce tahsil edebilmek için üzerinde yazandan daha düşük bir miktara çeki veya senedi bozdurmaktır. Bu tam bir faizdir. Çünkü çek ve senet bir para ise onu kendi cinsinden bir şeyle farklı bir fiyata satmış gibi olunur. Bu nedenle İslam`a göre senet, çek; gerçekte para sayılmamaktadır. Para sayılmadığı için de temelde bu tür şeylerle alış veriş yapmak caiz değildir.
Ancak bazen peşin paraya ihtiyaç duyunca elindeki çeki, senedi ödeme günü gelmeden götürüp bir bankada peşin paraya çeviriyormuş. Yani banka çek ve senetteki paranın bir miktarım kesiyor, gerisini peşin olarak kendisine ödüyor, böylece eksik de olsa eline peşin para geçiyormuş. Kendisine:!
Senin bu yaptığın faizle borç para almaktan başka bir şey değildir, diyerek şu misali vermişler. Mesela demişler, bankaya beş yüz milyonluk çek veriyorsun, dört yüz milyon peşin para alıyorsun. Kalan yüz milyonunu vadesi gelince alınmak üzere bankaya bırakıyorsun. Böylece yüz milyon faiz veriyor, dört yüz milyon peşin borç para almış oluyorsun. Lamı cimi yok bunun, faizle para alıyorsun, diye de ısrar etmişler. O da bize sorma gereği duymuş. Diyor ki:
-Benim bankaya verdiğim çek ve senedin peşin olarak aldığım miktardan arta kalan parayı alan adam, faiz mi almış oluyor? Böylece ben faiz vererek borç para mı almış sayılıyorum?
Anladığım kadarıyla soru sahibi, ileride ödenecek senet ve çekin parasını peşin olarak ödeyenden eksik alıyor, kalan parayı da ödeyen adama vermiş oluyor. Bu durumda peşin para ödeyene vermiş olduğu bu para neyin karşılığı oluyor?
Elbette aldığı peşin paranın faizini teşkil ediyor. Biz buna:
-Bu, faizle borç almaktır, desek daha da açıklayıcı olur. sanıyorum. Bu insan, çek ve senedi verdiği kimseye demiş oluyor ki:
– Günü gelince bu çek, senetle fazlasmı alacaksın. Öyle ise şimdi bama peşin olarak şu kadarını ver, kalan şu kadan da bana verdiğin paranın faizi olarak sen al.
Olayın özü budur. Faiz verip borç almak.
Burada caiz olan ikinci şık var, karıştırılan bu olsa gerektir. Onu da şöyle ifade edebiliriz.
-Şayet çek ve senedin asıl sahibi, borcunu günü geleme-den ödemek isterse, alacaklı alacağından dilediği kadar indirim yapabilir. Bunda mahzur söz konusu değildir. Çünkü bu olay alacaklı ile verecekli arasında ikili bir anlaşmadır. Burada çek senet kıran üçüncü şahıs yoktur. Alacaklı borçluya indirim yapıyor, borçlu da gününden önce ödemede bulunuyor. Acilen ihtiyacı olan peşin parayı böyle temin ediyor. Bu, faiz değil, caiz oluyor.
Bu konuda “İslami Ölçülerle Ticaret Rehberi” kitabında Prof. Dr. Hamdi Döndüren Hocaefendi şöyle diyor:
-Eğer (çek ve senedi veren) asıl borçlu, vadesinden önce borcunu erken ödemek isterse, bu mümkün ve caizdir. Alacaklı bu erken ödemeden dolayı bir miktar indirim de yapabilir!. Çünkü bir alacağın tamamını bile almama ve borçluya bağışlama hakkına sahip olan alacaklının, bunun bir bölümünü almama hakkının bulunduğunda şüphe yoktur!’?
-“Ancak, çek ve senedin bedelini üçüncü bir kişi veya bir banka, vadesinden önce öder ve alacaklı, çek bedelinde indirim yapmış olursa, bu zimmet borcu olan bir alacağı (deyni) miktarı farklı başka bir deyn’le veresiye mübadele etmek olur ki, aradaki fark “faiz” olur!”
-“Günümüzde senet kırdırma daha çok üçüncü kişiler tarafından yapılmaktadır.” S. (169) Bu konunun diğer caiz olan ve olmayan cihetlerini de şöyle ifade edebiliriz.
Şayet, verdiği çek ve senedin günü geldiği halde borçlu ödeyememişse, vadeyi biraz daha uzatıp borca biraz daha zam yapmak da faiz olur.
Ancak, ödeyemeyen bu borçluya biraz daha mühlet vermek için, ödeme tarihinden itibaren, borcu altın fiyatına çevirip, ödeyeceği güne kadarki enflasyon farkını almak caiz olur.
Böylece borçlu biraz daha zaman kazanır, alacaklı da maruz kalacağı enflasyonist ziyandan bir ölçüde korunmuş olur. İki taraf da zihnen rahat edebilirler.