Toplumda, insanlar arasında tereddüte ve yanılmaya sebep diğer bir hususta cinlerle evliliktir. İtikadî olarak ne Kur’an-ı Kerim’de, ne hadîs-i şeriflerde bize böyle bir evlilik rivayet edilmemektedir.
Cin insan gibi akıl ve şuur sahibi bir çeşit mahlûktur. Yalnız nasıl olduğunu bilemeyiz, varlığında şüphe yoktur. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm, te’vil götürmeyen açık bir ifade ile onlann varlığından, küfür ve imanlarından söz ediyor. Bu bir gerçektir, varlıklarını inkâr etmek küfürdür.
Onlarla evlenme meselesine gelince, mümkün mü değil mi pek bilinmez. Onlarla evlenmekten söz eden, daha çok avamdır. Şimdiye kadar herhangi bir insanın cinlerle evlendiği sabit olmamıştır. Sorulduğu için bu mesele dile getirildi, yoksa üzerinde durmaya değmez ve onlarla evlenmek uzak bir ihtimal de olsa, fıkıh kitaplarımız onu ihmal etmemişler dile getirmişlerdir; şöyle ki:
Bir insanın bir hayvan ile, cins ayrılığı olduğu için evlenmesi caiz olmadığı gibi cinni ile de evlenmesi caiz değildir (el-Feteva’l-Hadisiyye s. 167).
İnsanlarla cinler arasında nikâh da olmaz. Çünkü nikâhın gereği; eşlerin birbirine ülfet etmeleridir. Halbuki, insanlarla cinniler arasında ülfet mümkün değildir. Zira yeme ve içmede, mesken ve barınmada yekdiğeriyle hiçbir ortak nokta olmadığından, imtizaç olamaz. Şu hâlde evlilikten beklenen ünsiyet olamadığı cihetle, aralarında nikâhın cereyanında bir fayda yoktur. Binaenaleyh nikâh da yoktur. Çünkü nikâhın cevazı kabul edilse, zinadan hamile olan kadınlar, hamlinin cinnîden olan erkeğinden olduğunu iddia eder, bu sebeple âleme fesat saçılmasına sebeb olur. Bu sebeple bu fesadın giderilmesi için de, nikâh caiz olmamak lâzım gelir. (M. Vehbi, 15, 6176)
Cinlerle insanların evlilikleri konusu, israiliyat ve bâtıl dinlerden, eski inanışlardan, hurafelerden, rivayet edilir. Hikâyeler, nesilden nesile, kulaktan kulağa aktarılırken, olay farklı boyutlarda değişmekte ve hurafe hâline gelmektedir.