İslâm’da ahlâkı imandan ayırmak mümkün değildir. Zira bütün Kur’ân’da anlatılan güzelliklerin tamamını Peygamberimizin (asm) şahsında görmek mümkündür. Peygamberimizin (asm) hayâtında ve ahlâkında, her meslek ve seviyeden insan, örnek alacak yönler bulabilir.
Ahlâk denilen haslet insanın benliğini meydana koyan, ona kişilik veren bir duygudur. İnsanın üstünlüğü ahlâk ile kâimdir. Cemiyetin düzenli yürümesi için güzel ahlâka ihtiyaç vardır.
Namık Kemâl bir şiirinde şöyle demiştir:
“Ahlâkladır kemâl-i âdem,
Ahlâkladır nizâm-ı âlem.
Ahlâka nazar edilmeyince
Semt-i edebe gidilmeyince
Âlemde nice maârif ehli
Tercih ediyor, uluma cehli. ”
Fertlerin ve cemiyetlerin ayakta durabilmek için sağlam ahlâka bağlanmak lâzımdır. Ahlâken çöken milletler perişan olmuşlardır.
Peygamberimiz: “Ben güze!ahlâkı tamamlamak için gönderildim” buyurmuştur.
Cenabı Hak Peygamberimize en yüce ahlâk rütbesini vermiştir. O’nun ahlâkı şıdığı görülmemiştir. Acıması ve esirgemesi Kur’an’la sabittir. O’nun ahlâk pınarından kana kana içmemiz ve O’nun ahlâkıyla ahlâklanmamız lâzımdır.’
TÜRKÇE OKUNUŞU : (Allahumme innî euzu bike min münkerâtil ahlâki vel a’mâli vel ahvâi vel edvâi.)
ANLAMI : “Allah’ım, çirkin huylar ve işlerden Sana sığınırım. Havai arzularımdan ve taşkınlıklarımdan Sana sığınırım.