Çok ortaklı bir şirketin zekâtı nasıl çıkarılacaktır? Yöneticiler ortakların izni olmadan zekât çıkarabilirler mi, yoksa herkes kendi hissesinin zekâtını ayrı mı çıkaracaktır?
Zekat, İslam’ın beş şartından biridir. Zekât, Kur’ân-ı Kerîm’de 27 yerde namazla birlikte zikredilir. Zekat hususi mallardan, hususi bir şekil üzere belirli şahıslara verilmek üzere çıkarılan miktardır. Zekât, her şeyden önce kulun Allah’ın emrine itaat edip, kulluğunu göstermesinin en güzel nişanesidir. Zekâtın; zekât veren, zekât alan ve zekât alınıp verilen toplumda sağladığı faydalar göz önüne alındığında, onun ne derece büyük bir önem ifade ettiği ortaya çıkar.
Şirketler, hükmî şahıs niteliğinde olduklarından, şirketlerin kendisi değil de, ortaklardan her birinin hissesi, tek başına veya varsa diğer mallarıyla birlikte nisap miktarına ulaşırsa zekâta tâbi olur. Buna göre, aslî ihtiyaçlarından fazla, nisap miktarı (80.18 gr. altın veya değeri) mala sahip olan kimsenin, bu malın üzerinden bir yıl geçmesi hâlinde zekâtını vermesi gerekir.
Çok ortaklı bir şirketin zekâtı ortaklar tarafından ayrı ayrı çıkarılabileceği gibi bir ortak tarafından da çıkartılabilir. Ancak Hanefî mezhebine göre diğer ortakların izin vermeleri şarttır. İzin verilmeden müşterek malın zekâtı çıkakıralamaz (12).
Şâfiî mezhebine göre ise bir ortak diğer ortaklardan izin almadan da müşterek malın zekâtını çıkarabilir (13)
Sanayi sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin; duran varlıkları (üretim aletleri, makine vb.) zekâttan muaftır. Bir yıllık borçlar, malzeme, işçilik, üretim, pazarlama, yönetim, finansman vb. giderlerin maliyet hesapları yapılıp çıkarıldıktan sonra dönen varlıklar (yarı mamül ve üretilmiş mallar, hammaddeler, nakit para, çek vs.) net kâr ile birlikte kırkta bir (% 2,5) oranında zekâta tâbidir (Zühaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, II, 864-865).
Dolayısıyla böyle bir şirketin ortağı olan kişinin, şirketin büro, alet vb. duran varlıkları dışındaki dönen varlığından kendi hissesine düşen miktarın nisaba ulaşması ve üzerinden bir yıl geçmesi hâlinde zekâtını vermesi gerekir. Ticaret alanında çalışan şirketlerde de durum aynıdır.
Hisse sahiplerinin, zekâtın verilmesini şirket yönetimine bırakması hâlinde, yönetim, hisse sahiplerine vekâleten onların payının zekâtını verebilir. Bu durumda, gerçek şahıslar mallarının zekâtını nasıl hesaplayıp veriyorlarsa, şirket yönetimi de o şekilde verir. Şirket, hisselerin zekâtını vermemişse, hissedarların kendi hisselerinin zekâtını vermeleri gerekir (Mecma’u’l-Fıkh, Karârât ve Tevsıyât, 6-11 Şubat 1988 tarihli karar, s. 143-145).
Kamerî yıl esasına göre senede bir envanter/bilanço çıkarılır. Dönen varlıklar, nakitler, çekler ve alacaklar değer olarak toplanır. Varsa borçlar çıkarıldıktan sonra geride kalan tüm meblağın % 2,5’u zekât olarak verilir.
Dipnotlar
(12) Cevhere c. I s. 374
(13) İanetü’l-Talibin c. 2, s. 184