Rivayetlerde Deccalın çıkışı, kâinatın en korkunç hadiselerinden birisi olarak gösterilmiştir. Deccal, insanlık tarihinin gördüğü en büyük fitnedir. Peygamberlerin ümmetini uyardığı ve iblisin rüyalarını süsleyen ahirzamanda çıkacak bu dehşetli kötü zat imtihan amaçlı sahip olduğu yetenekleriyle etrafında taraftarlar toplayacaktır.
Deccal, Arapça bir kelimedir, “decl” kökünden gelir. Sözlüklerde verilen mânâya göre Deccal, “yalancı, hîlekâr; zihinleri, gönülleri, iyi ile kötüyü, hak ile bâtılı karıştıran, bir şeyi yaldızlayıp gerçek yüzünü gizleyen, bucak bucak her yeri dolaşan müfsid ve mel’ûn bir kişidir.”
Deccal hakkında görünüşte çelişkili ve kapalı hadisler okuyucuyu ister istemez tereddüte sevketmektedir. Meselâ Buhârî, İbn Ömer yolu ile şu hadisi rivayet ediyor:
“Deccal’in sağ gözü kör ve üzüm tanesi gibi görünmektedir.”
Müslim de Huzeyfe yolu ile şu hadisi rivaye ediyor:
“Deccal’in sol gözü kördür.”
Yine Müslim, Enes bin Malik yolu ile şöyle diyor:
“Deccal’in gözü düzdür. İki gözü arasında Kâfir ibaresi yazılıdır.”
Görüldüğü gibi bir hadise göre Deccal’in sağ gözü, diğerine göre ise sol gözü kördür. Hadisin biri gözü düzdür derken, diğeri üzüm tanesi gibi görünmektedir, diyor. Bir başka misâl: İbn M&ce Hz. Ebû Bekir (ra) 70 ile şu hadisi rivayet ediyor:
“Deccal doğuda Horasan denilen bir yerden çıkacaktır.” Müslim de Enes yolu ile şu hadisi rivayet ediyor.”
“Isfahan yahudilerinden 70.000 kişi Deccal’a tabi olacaklar.”
Ayrıca Müslim, Fatıma bintü Kays yolu ile gelen hadis Deccal’in deniz ortasında bir adada zincire vurulduğunu ve oradan çıkacağım ifade ediyor.
Yukarıda da görüldüğü gibi bir hadis Horasan’dan diğeri İs* fahan’dan söz ediyor. Ötekisi de deniz ortasında bir adadan çıkacağım söylüyor.
Tine Tirmizî, Muaz b. Cebel yolu ile şu hadisi rivayet ediyor:
“Büyük savaş, İstanbul’un fethi ve Deccal’in çıkışı hepsi yedi ay içerisinde olacaktır.”
Buhârî, Müslim ve Ebû Davud’da yer almış İbn Sayyad ile ilgili hadisler de Deccal’in Peygamber (sav)’in zamanında bulunup İbn Sayyâd’ın Deccal olduğunu ifade ediyor.
Bu sözlerin hepsi Peygamber sözü olduğuna göre onları nasıl bağdaştıracağız? Deccal denilen kimse bir mi, birkaç kişi mi?
Deccal kelimesi lûgatta kapatma ve örtme manâsına gelen decel’den gelmektedir. Hakkı batıl ile örttüğü için yalancıya Deccal denilmiştir. Istılahta ise: Deccal; ulûhiyyet veya peygamberlik iddiasında bulunup beşeriyeti ifsad ederek onu zulüm ve ilhada sevk eden kimsedir.Deccal kelimesi lûgatta kapatma ve örtme manâsına gelen decel’den gelmektedir. Hakkı batıl ile örttüğü için yalancıya Deccal denilmiştir. Istılahta ise: Deccal; ulûhiyyet veya peygamberlik iddiasında bulunup beşeriyeti ifsad ederek onu zulüm ve ilhada sevk eden kimsedir.
Cumhur-u ulema’ya göre deccal ile ilgili hadislerin herbiri mü-tevatir olmasa da mânen mütevatir hadislerle sabit olmuştur. Onu inkâr etmek küfürdür. Yalnız Deccal bir değil,birkaç kişidir. Çıkış zamanlan belli değildir. Bir zamanda birkaç deccal bulunabileceği gibi ayn ayrı zamanlarda da olabilirler. İlhad ve zulmün durumuna göre deccal küçük veya büyük olur. En büyük deccal Kıyamet’in büyük öncülerinden biridir. Birçok hadislerden anlaşıldığına göre: Büyük Deccal, İstanbul’un birinci fethi değil ikinci fethi ve en büyük savaş peşpeşe olup hepsi yedi ay zarfında meydana geleceklerdir. Fir’avn veya Kisra veyahut Kayser denildiğinde belirli bir şahıs murat edilmediği gibi Çünkü Fir’avn Kıptilerin, Kisra İslâm’dan önceki İranlılann ve Kayser de Rumların meliklerine denilir. Deccal denildiği zaman da büyük çapta insanları ilhad ve sapıklığa sürükleyen bir kimse murat edilir. Deccal’in küçüğü olduğu gibi büyüğü de vardır. Deccal’in mahiyetini anlayabilmek için şu hususları bilmek lâzımdır:
1— Ayetlerin bir kısmı Muhkem (manâsı açık), bir kısmı müte-şabih (manâsı kapalı) olduğu gibi hadislerin de bir kısmı muhkem, bir kısmı müteşabihtir.
2— Hadislerin bir kısmı vahye dayanarak gelmektedir. Bir kısmı ise içtihada dayanmaktadır. Yani meselenin mahiyeti Allah (c.c.) tarafından bildirilriîeden önce Peygamber (sav) in o mesele hakkında içtihada binaen bilgi vermesidir. Meselâ Peygamber (sav)’in İbn Sayyâd’m deccaliyetini ifade eden hadisleri bu kabildendir (46). Yani Peygamber (sav), deccalın bazı vasıflarım İbn-i Sayyâd’da görünce onun deccal olduğunu sandı. Ama daha sonra vahy-i gayri metlüv ile deccalin daha sonra geleceği, Hz. İsa (as) tarafından öldürüleceği, Medine’ye; giremeyeceği ve çocuğu olmayacağı kendisine bildirildi. Peygamber (sav)’in İbn Sayyâd’da gördüğü bazı vasıflara istinaden onun deccal olduğuna dair söylediği hadisleri ictihaddan kaynaklanmaktaydı. İşin mahiyeti kendisine bildirilince İbn Sayyâd’ın deccal olmadığı anlaşıldı. Çünkü o hem Medine’ye girdi, hem çocuğu oldu, hem de Hz. İsa (as) tarafından öldürülmedi.
3— Deccal bir değil birkaç kişi olduğundan hakkında varit olan hadisler görünüşte çelişkili iseler de gerçekte böyle değildir. Çünkü yukarıda, beyan ettiğimiz gibi hadislerin bir kısmı ¡içtihada mebni-dir. Aynca Deccal ile ilgili hadislerin bir tek şahıs için olmaması gerekir. Çünkü bazıları büyük deccal bazıları küçük deccala ilişkindir. Peygamber (sav) şöyle buyuruyor: “Herbiri Allah’ın Resûlü olduğunu iddia eden otuza yakın filancı deccal çıkmayınca kıyamet kopmaz” (47.) Bundan anlaşılıyor kİ bir ddğll bir çok deccal vardır.filancı deccal çıkmayınca kıyamet kopmaz” (47.) Bundan anlaşılıyor kİ bir ddğll bir çok deccal vardır.(46) Mirkat el-Mefatih Şerh’u Mişkat-61-Mesabih c. 5, s. 190-220 ‘Avn ül-Ma’bud c. 4, s. 197 Hind baskısı
Feth’ül-Bari c. 13, s. 84
(47) Buharî, Fethu’1-Bâıî ile birlikte, c. 13, s. 76
Ebu Davud, Avnu’l-Ma’bûd ile birlikte, c. 4, s. 213
4— Deccal hakkında varit olan hadislerin bir kısmı her ne kadar Ktitüb-ü 8ltte-i Sahiha’da yer almış İse de zaif olup hüccet de* ğfidlr. Meselâ Ebu Davud’da Cessâse hakkında varid olan hadisin senedinde Osman b. Abdurrahman el-Kureşî bulunuyor. Halbuki bu çatın yalancı olduğu söylenir (48). Bu gibi zalf hadisleri ayırıp yalnız sahih hadisleri nazar-ı itibara almak gerekir. Sahih hadis denilince senedi muttasıl olup sıhhat şartlarını haiz olan hadisler anlaşılır. Ancak sahih hadisler için de mutlak surette kesindir denilemez. Çünkü raviler ne kadar doğru ve güvenilir olsalar bile yanılmaları muhtemeldir (49). Müslim sıhhat derecesinde ikinci mertebede olduğu halde birçok zalf hadis nakletmiştir. Bir kaç misal:
a) Cabir ile İbn Ömer’den rivayet edildiğine göre: Peygamber (sav) Haccetü’l veda’da Kurban Bayramında Mekke’ye gidip Tavâfü’l-ifada yaptı, öğle namazını kıldı sonra da Mina’ya döndü. Bir diğer rivayette ise Tavafü’l-ifada yapıp Mina’ya döndü ve öğle namazın» orada kıldı. Şüphesiz ki bu rivayetlerden biri mutlaka gerçek dışıdır.
b) “Allah toprağı Cumartesi günü yarattı.”
Müslim bu hadisi rivayet ediyor. Oysa yaratma işine pazar günü başladığına dair İttifak vardır.
c) Müslim Ebü Süfyan’dan rivayet ediyor:
“Ebu Süfyan müslüman olduğunda Peygamber (sav)’e:
— Ya Resûlülah! Bana üç şey ver. Kızım Ümmü Habibe ile evlen. Oğlum Muaviye’yi vahy kâtipliğine tayin et. Müslümanlarla savaştığım İçin kâfirlerle de savaşabilmem için beni emir tayin et” dedi. Peygamber (sav) de dilediğini kendisine verdi.”
Bu hadis sahih değildir. Çünkü bilindiği gibi Medine hicreti vuku olmadan evvel ve Ümmü Habibe Habeşistan’da iken Peygamber (sav) kendisiyle nlkâhlanmıştı. Habeşistan kralı da kendisine peygamber namına dörtyüz alün mehir vermişti. Halbuki Ebü Süfyan Mekke’nin fethinden sonra müsülman oldu. Mekke fethiyle Habeşistan hicreti arasında yıllar vardır. Kitabet meselesi de böyle değildir. Çünkü Muaviye Mekke fethinden evvel müslüman olmuştu ve Peygamber (sav)’ln vahiy kâtipliğini yapıyordu. Ayrıca Ebu Süfyân’m müslüman olduktan sonra emir olarak tayini söz konusu değildir (50).
Bu hadislerden de anlaşıldığı gibi sahih hadis kitaplarında birbirine zıt düşen hadisler bulunabilir. Ama onlardan hangisi sahihtir, hangisi sahih değildir, araştırmak gerekir. Bu işi de erbabına bırakmak lâzımdır.
Bütün bu zikredilen hususlar iyice kavrandıktan sonra deccal hakkında mevcut olan hadisleri okuyup anlamak icap eder.
Netice olarak; Deccal ulûhiyyet veya nübüvvet iddiasında bulunup daha önceki vahyi yürürlükten kaldıran, yerine yeni ve batıl bir düzen getirerek yerleştiren, insanlığı dalâlet ve ilhade sürükleyen kimsedir. Bunu yapan -yukarıda da belirtildiği gibi- bir değil, birden çoktur. Her zamanda bir deccal bulunabileceği gibi birkaç deccal da bulunabilir. İslâm âlemi birçok deccal görmüştür.
Kıyamet kopmadan evvel en büyük Deccal’m çıkması muhakkaktır. Yalnız zamanını teşhis etmek mümkün değildir. Geçmiş peygamberler deccalm çıkış zamanını bilmemekle beraber onun fitnesinden korktukları ve kavimlerini inzar ettikleri gibi, Peygamberimiz (sav) de onun fitnelerini bize bildirmiştir, ama ne zaman geleceğini bildirmemiştir. Bildiğine dair elimizde bir vesika da yoktur.
Birbirine zıt gibi görünen hadislere gelince:
a) Ya her birisi ayn bir deccala matufdur. Mesela bir hadis Deccal’m çıkacağı yer olarak Horasan’ı gösterirken, diğeri bir adadan çıkacaktır, diyor. Yine bir hadis sağ gözü âmâ, diğeri sol gözü âmâdır diyor. Buna göre adadan çıkacak deccal ayn, Horasan’dan çıkacak deccal ayrıdır. Sağ gözü âmâ olan deccal ayn, sol gözü âmâ olan deccal ayndır.
b) Veyahut birbirine zıt olan rivayetlerden biri doğru diğeri doğru değildir. Yani râvi doğru güvenilir bir kimse olsa da yanılabilir ve yanılarak bazı hadisleri nakl etmiştir.
Peygamber (sav) vahye dayanarak ne söylemişse doğrudur. İçtihada dayanarak söylediği şeylerde ise beşer olarak zellesi olabilir. Ancak bu durumda vahiy onu tashih etmiştir. kendisine isnat edilen hadiste bir hata sabit olursa bu hata kendisinin değil ravinindir. Başka bir şekilde(50) Kava’idu fî Ulümmî’l-Hâdis s. 466
(48) Avnu’l-Ma’bûd c. 4. s. 308 (40) Tedrlbu’r-Râvl. s. 30