İslâm dininde alışveriş ile ticaretin yeri ve değeri nedir?
Yüce dinimiz İslam, bizlere bir alışveriş, bir ticaret ahlakı öğretmiştir. Bu ahlakın başında dürüst davranmak vardır. Yalan ve aldatmaktan kaçınmak vardır. Zira doğruluk ve dürüstlük, mümin olmanın bir gereğidir. Peygamberimiz (s.a.s), zaman zaman Medine pazarına giderdi. Orada alışveriş ve ticaret yapan insanlar üzerinde izlenimde bulunur, onlarla sohbet ederdi. Yanlış tutum ve davranışlar sergileyenleri uyarırdı.
İslâm dini, insanın hem maddi, hem de manevî yönüne itina gösterip, ikisinin arasında sağlam bir denge kurmaktadır. İnsanın mânevi yanı için gıda mesabesinde olan ibâdetleri emrettiği gibi maddi yönü için temel teşkil eden ticaret, sanat, tarım ve benzeri şeyleri de emretmektedir. Yüce Allah, Kur’an-ı Kerîm’de ticaret ve alışveriş hakkında şöyle buyurmaktadır: “Allah satışı mubah, ribayı haram kılmıştır” (1).
Başka bir âyette de şöyle buyurmaktadır: “Ey mü’minler, Cuma günü namaza çağrıldığınız zaman hemen Allah’ı anmaya (namaza) koşunuz ve alışverişi bırakınız. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan (nasibinizi) arayın. Allah’ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz” (2).
Peygamber (sav) de ticaretle ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: “Günahların öyleleri var ki, geçimi sağlamak için sarfedilen gayretten başka bir şey onları silemez”
Bir başka hadiste de şöyle buyrulmaktadır: “Doğru tüccar kıyamet günü sıddık ve şehitlerle birlikte haşrolunacaktır” (Tirmizî).
Görüldüğü gbi ticaret geçim kaynağı olduğu kadar büyük ve anlamlı bir ibadet biçimi olarak da müslümanm hayatına girmektedir. Burada şunu ifade etmeden geçemeyeceğim: Namaz ve oruç gibi ibadetlerin şart, farz, sünnet ve yasakları olduğu gibi alışveriş ile ticaretin de şart adap ve yasaklan vardır. Nasıl ki namazın şart, farz, sünnet ve yasaklarını öğrenmeden namaz kılmaya kalkışmak anlamsız ve günahsa, alışveriş ile ticaretin de farz, şart, adap ve yasaklarını öğrenmeden böyle bir işe kalkışmak da aynen böyle günah ve haramdır. Bunun için Hz. Ömer (ra) halife iken çarşı ortasında bir çok kimseyi cezalandırıp şöyle demiştir: “Alışveriş usulünü bilmeyen kimse çarşı ve pazarlarımızda alışveriş yapmasın çünkü farkında olmadan faize girebilir”
Hiç şüphesiz bu uygulama bize ticaret ile alışverişin şart, farz, adap ve yasaklarını öğrenmemiz gerektiğini ortaya koyuyor.
Peygamber Efendimiz’in ticaret hayatından verilen örneklerde, mü’minlerin onun önderliğinde ticarette daha özenli daha hassas hareket ettiğinden bahsedildi. Kur’an-ı Kerim’de yer alan ticaretle ilgili ayetlerden bahsedilen hutbede Mutaffifîn Suresi’nden şu kısma yer verildi:
“Ölçü ve tartıda hile yapanlara yazıklar olsun. Onlar, insanlardan bir şey aldıklarında tam ölçüp tartarlar. Kendileri başkalarına vermek için ölçtüklerinde ise eksik tartarlar. Onlar, büyük bir gün için diriltileceklerini hiç mi düşünmezler?
(1) Bakara: 275
(2) Cuma: 10-11