Bir kimse bir şeyi gasbedip kullansa, kullandığı sürenin karşılığını verecek mi?
İslâm hukukunda hırsızlığın, mezheplerin kendi yaklaşımlarını ve eylemin had cezasını gerektiren bir suç teşkil etmesi konusundaki özel şartlarını yansıtır tarzda birbirinden kısmen farklı birçok tanımı yapılmışsa da hukukî bir terim olarak hırsızlık eylemi “başkasına ait bir malın mülk edinme kastıyla muhafaza edildiği yerden gizlice alınması” şeklinde tanımlanabilir ve suçun tanımında ana unsuru (rükün) malın gizlice alınması teşkil eder.
Hırsızlık; kitap, sünnet ve icmâ delilleriyle yasaklanmıştır. Kur’ân’da şöyle buyurulur:
“Hırsızlık yapan erkek ve kadının ellerini kesiniz.” (Maide, 5/38).
Bir kimseden haksız olarak alınan bir kuruşu, sahibine geri vermek, yüzlerle lira sadakadan kat kat daha sevaptır. Bir kimse, Peygamberlerin yaptığı ibadetleri yapsa, fakat, üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe, Cennete giremez. (Mektubat-ı Rabbani 2/.66, 87)
Bir kimse gasbettiği şeyi kullansa, yani; ev ise içinde oturmuş, tarla ise onu ekmiş, binek hayvanı ise ona binmiş, elbise ise onu giymişse yaptığı şeyin ücretini verip vermeyeceği hususunda ihtilâf vardır.
Hanefî mezhebine göre, kullandığı şeyin ücretini vermeyecektir. Ancak vakıf veya yetim malı olursa veya faydalanmak için hazır bir durumda olursa -kiralık ev ve taksi gibi- o takdirde ücretini verecektir.
Şâfiî mezhebine göre ise, o kimin malı olursa olsun, gasbeden onu kullansın veya kullanmasın ücreti verilecektir. Çünkü malın değeri olduğu gibi menfaatin değeri de vardır. Ayrıca malı biriktirmekten gaye onun menfaatini elde etmektir. Malın menfaati elden çıktıktan sonra ücretini verecektir (22).
Dipnot
(22) Muğni’l-Muhtâc, c. 2, s. 286